İnsanoğlunun uzaya ve gezegenlere olan ilgisi varoluş tarihi kadar eski. Özellikle 1950’li yıllarla birlikte ABD ve dönemin diğer süper gücü SSCB arasında başlayan uzay yarışı bu hayalin adım adım gerçeğe dönmesini sağladı. İlk uydunun fırlatılması, ilk insanlı yörünge uçuşunun gerçekleştirilmesi ve nihayet Ay’a yolculuk. Ancak uzayın fethine yönelik yaşanan pek çok başarıya rağmen hâlâ hayalin ötesine geçemeyen konularda var. Bunların başında Ay’da üs kurmak ve Mars’a yolculuk geliyor. İngiliz yönetmen Ridley Scott’un vizyona giren “The Martian-Marslı” adlı filmi pek çok insanın Mars hayalini yeniden gündeme taşıdı.

Dünya üzerinde çözümü birbirinden öncelikli yığınla sorun bulunurken Mars’a yönelik ilginin alevlendirilmesi garip karşılanabilir. Ancak şu bir gerçek ki dünya üzerinde özellikle son 60 yıldır devam eden yaşam tarzımızı mevcut şekliyle sürdürmeye çalışırsak gelecek nesillerin bir gün yeni bir gezegen aramaları kaçınılmaz hale gelecek. Fakat bu aşamada en popüler seçenek olarak görülen Mars projesi ise büyük zorluklarla dolu. ABD Uzay ve Havacılık Ajansı (NASA), AB’li ESA ve ABD’li milyarder girişimci Elon Musk’ın SpaceX gibi Kızıl Gezegene yolculuk projeleri en az 6 ay sürüyor. Mars’a ulaştıktan sonra projelerin en korkutucu ortak noktası ise geri dönüş planının olmaması. Yani Mars’a giden gerçekten de Marslı olmak zorunda kalacak. 4 veya 6 kişiden oluşacak ekibi Mars’a taşıyacak uzay aracının yakıt tasarrufu için çok hafif olması gerekiyor. Bu da en temel malzemelerin götürülmesi anlamına geliyor. Gidecekler listesinin en üst basamağında ise 3D yazıcılar olacak. Bu cihazlarla yapı malzemelerinden gıdaya kadar pek çok şeyin yazdırılması planlanıyor. 26 ayda bir ise Dünya’dan gıda ve ilaç takviyesinin gönderilmesi hedefleniyor. Tüm hesaplamalara göre Mars’a sadece gidişin maliyeti 6 milyar dolar olacak. Teknik sorunlar hariç personelin hayatta tutulması için ise en 200 milyar dolar daha harcanması gerekecek. Dünyanın gerek ekonomik ve gerekse teknolojik seviyesi göz önünde tutulursa Mars projesinin uzun bir süre daha bilim kurgu kalacağı anlaşılıyor.
#yataytekli#video#Marslı#center#

ISI -85 DERECE, RÜZGÂRIN HIZI 400 KM/H
Mars’ta atmosferin yüzde 95’i karbondioksitten oluştuğu için gezegen kızıl bir renge sahip. Yüzey ısısı ise -30 ile -85 arasında değişiyor. Rüzgârın hızı ise saatte 400 kilometreyi aşıyor. İşte insanoğlunun olası yeni evi! Hazırlanan projelere göre Mars’a gidecek ekibin en az 6 kişiden oluşması ve oksijen ile su dahil her şeyi kendisinin üretmesi gerekiyor.



MARS’A GİTMEK KOLAY DEĞİL ANCAK ASIL ZOR OLAN MARS’TA TUTUNMAK
Ridley Scott’un vizyona giren “The Martian-Marslı” filminde, Mars’ta kalıcı olarak hayatın zorlukları çarpıcı bir şekilde işleniyor. Bilim insanlarının da üzerinde durduğu en önemli konu aslında Mars’a gitmekten ziyade Mars’ta kalabilmek ile ilgili. Bunun için astronotların tamamen farklı şartlarda tarıma başlayıp hayatta kalmaya çalışmaları gerekiyor. Bunun için ekime uygun toprak geliştirmek gerekiyor. Bunun bakterilerin yardımıyla zaman içerisinde olabileceği belirtiliyor. Diğer yandan hem içmek hem de sulama için su gerekecek. Mars’ın kutup bölgelerindeki buzulların gereken suyu sağlayacağı ifade ediliyor. Ancak bu suyun da içilebilmesi için işlenmesi gerekecek. Diğer bir ifadeyle küçük çaplı makinelerin yapılması gerekiyor. Ayrıca bunların çalışması için ise mini nükleer tesislerin inşası şart. Ancak astronotların tüm bu gelişmeleri bekleyecek veya hayata geçirecek kadar zamanları olacak mı? Görünen o ki Hollywood’da bu zaman var. Gerçek hayat ise mutlaka çok daha farklı olacak.

Mahmut Sancak / HABERTÜRK