Henüz Türkçe'de kesin bir karşılığı bulunmayan "food porn", izleyenleri şaşırtma, etkileme ya da ağızlarını sulandırma amacı taşıyan gösterişli ve abartılı yemek videoları için kullanılan bir terim.

İçi peynir doldurulmuş hindiler, 100 katlı lazanyalar, içi yaprak sarmayla doldurulmuş deve kuşu dolmaları, eriyen çikolatalar veya türlü biçimlerde pişirilen etler, "food porn" olarak nitelendirilen videolar arasında yer alıyor.

Kimilerine göre, bu tarz videolar reklam amacı taşıyor, kimilerine göre ise birçoğu sahte. Ancak ne olursa olsun bu videolar son dönemde giderek daha popüler hale gelen "food porn" akımının birer örneğini oluşturuyor.

Bu videolar genellikle yukarıdan çekiliyor, odağında pişirilen yemek yer alıyor ve sonunda da ortaya çıkan yiyecek yakından, yavaş çekimle gösteriliyor.

Ağırlıklı olarak sosyal medyada yayımlanan bu videolar, çok yüksek izlenme, etkileşim ve paylaşım sayılarına ulaşmasının yanı sıra son dönemde yapılan araştırmalara göre tüketicilerin beklentilerini de giderek değiştiriyor.

Yemek yorumcusu ve şef Thom Eagle, "Ben bu tarz şeyleri izlediğimde ilk tepkim iğrenç, israf ve sağlıksız oldukları yönünde oluyor. 'Food porn' terimi çok yerinde, zira bu videolar çok gerçekçi değil" diyor.

Yine de Eagle, sosyal medyanın gücünü yabana atmıyor:

"Bir yemeği Instagram'a koyduktan sonra ertesi gün müşteriler gelip sormaya başlıyor ve o günün en çok satan yemeği oluyor."

Artık insanlar yemek istedikleri yiyeceği, yemek istedikleri zamanda tüketmek istiyor ve bu nedenle de artık daha fazla insan telefon yerine, uygulama üzerinden eve sipariş vermeyi tercih ediyor.

İngiltere Tarım ve Sebzecilik Kalkındırma Kurulu'ndan Kim Malley, sosyal medyanın sektörü kökünden değiştirmeye başladığını söylüyor.

Malley, "Yaptığımız araştırmaya katılanların, yüzde 12'si evde yemek pişirirken tarif bulmak için YouTube'a baktıklarını söylüyor. Bu oran 2015 yılında sadece yüzde 4'tü" diyor.

Yemeklerde kullanılan malzemeleri üreten şirketler de bu çılgınlıktan nasibini almak istiyor.

ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki Dish Works, sosyal medyada yayınlanmak üzere bu tarz videolar hazırlamak için markalarla çalışmalar yürüten bir ajans. Şirketin başkanı ve eş kurucusu Mary Bighan, "Bence peynir, bir videoda kullanabileceğiniz en çekici şeylerden birisi olabilir. Çekince uzayan, erimiş, üzerinde kabarcıklar olan bir peynir gördüğünüzde durup izlemekten kendinizi alamıyorsunuz" diye konuşuyor.

Bighan, bu duruma "esneyen cazibe" adını veriyor ve pizza, taco, börek gibi içinde peynir olan yiyeceklerin çekimi sırasında peynirin yeterli esneklik düzeyine ulaşmasını sağlamak için stüdyoda sıcak hava tabancası tuttuklarını söylüyor.

Ağzı sulandırmak sadece peynire mahsus bir durum değil. Bigham, ketçap ve mayonez gibi sosların ağır çekimde yavaş yavaş dökülmesinin de izleyicilerin ağzını sulandıran etkenler arasında yer aldığını belirtiyor.

Bigham, bu tarz yemek videoları üretenlerin esas amacını izleyicide "Ben bunu evde yapabilirim" hissini yaratmak olarak tanımlıyor.

Ancak burada başka bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Zira, bu tariflerin çoğu sağlıksız yiyeceklerden oluşuyor. Ayrıca, videolarda kullanılan porsiyonlar da devasa.

Sağlıksız tariflerle yapılan yiyecek videolarının viral olması ileriye dönük olarak beslenme ve obezite ile ilgili bazı sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Queen Mary University of London'dan beslenme uzmanı Roberta Alessandrini; kızartma, devasa porsiyon, şekerli gibi gıdaları içeren videoları kastederek, "Bu videolarda kalori oranı ve yağ oranı yüksek gıdaların gösterildiğini düşünüyorum. Sağlıklı bir beslenmenin nasıl olması gerektiği gösterilmiyor. Ama bunların dışında yemek pişirmeyi teşvik etmesinin olumlu olduğunu düşünüyorum" diyor. (BBC TÜRKÇE)