Almanya'nın, Twitter, Facebook ve YouTube gibi sosyal medya devlerine yönelik sert yaptırımlar öngören kanunu, 2018'in ilk günü itibariyle devreye girdi. Ülke içindeki muhalif seslere rağmen haziranda parlamentonun onayına sunularak yasalaşan ve 2 milyondan fazla kullanıcısı olan tüm sosyal ağları hedef alan İnternet İcra Kanunu'nun (NetzDG), sosyal medya platformlarına tanıdığı 3 aylık geçiş süresi resmen son buldu. Bundan sonra, nefret söylemi ve sahte haber içeren paylaşımları tanınan yasal sürede kaldırmayan platformlara 50 milyon euroya kadar cezalar gelebilecek.

'DERHAL SİLİNMELİ' ŞARTI

Yasa, sosyal medya sitelerini; yasadışı içerik, nefret söylemi ve sahte haber içeren paylaşımları çok hızlı biçimde silmeye zorluyor. Yasa kapsamında sitelere, söz konusu içeriklerin yasadışı olduğunun belirtilmesinin ardından harekete geçmeleri için 24 saat mühlet tanınıyor. Kanunda 'daha karmaşık durumlar' olarak tanımlanan paylaşımlar için ise sosyal medya devlerine birer hafta süre veriliyor. NetzDG'nin belirlediği bu süre zarfında, silinmesi istenen paylaşımlar dolaşımdan kaldırılmadığı takdirde sosyal medya devlerine 50'şer milyon euro ceza kesiliyor.

FACEBOOK ÖNLEM ALIYOR

NetzDG kapsamında Alman vatandaşları da, yasayı deldiğini düşündükleri paylaşımlar hakkında ihbarda bulunabilecek. Platformlar, şikâyet formlarını devreye soktu. İnternet özgürlüğü aktivistleri ve sosyal medya şirketleri, söz konusu kanuna karşı çıksa da yeni duruma uyum sağlamak için çabalıyor. Alman basınındaki haberlere göre Facebook, yasanın gerektirdiği paylaşımları silmeleri için Almanya'da birkaç yüz kişiyi işe aldı bile.

MÜCADELE ETMEYEN ŞİRKETE VERGİ CEZASI

İngiltere İçişleri Bakanlığı Güvenlikten Sorumlu Bakan Yardımcısı Ben Wallace, "terörizm ve radikalizmle mücadele etmeyen" terör şirketlerine vergi cezası verilmesi gerektiğini söyledi. Facebook, Google ve YouTube gibi şirketlerin radikal içerikleri kaldırmakta yavaş kaldığını belirten Wallace, bu durumda hükümetin harekete geçerek şirketlere ceza vermesini önerdi. Teknoloji şirketlerini "acımasız vurguncular" olarak tanımlayan Wallace, hükümetin interneti denetlemek için milyonlarca sterlin harcamak zorunda kaldığını açıkladı. Wallace, WhatsApp gibi yazışma programlarının ise şifreli iletişim sağlaması ve şirketlerin hükümetlere erişim izni vermemesi nedeniyle "internetin anarşik vahşi bir ortama" dönüştüğünü savundu.