Yarının kentlerinde dijital altyapı demek hiç tereddütsüz ‘bulut bilişim’ demek. Kentleşme hızla sürüyor ve 2045 yılına gelindiğinde dünyada yaklaşık 6 milyar insanın kentlerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Akıllı park alanları, akıllı asansörler, sürücüsüz otomobiller, trenler ve metro sistemleri, akıllı sistemlerle yönetilen çftlikler, enerji santralleri ve dağıtım sistemleri… Bunların hepsi bulut altyapısı sayesinde daha kolay ve güvenli şekilde yönetilirken, sürekli toplanan veriler anında analiz edilerek çok daha verimli ve etkin bir çalışma sistemi yaratılacak. 

Veri analizi, yapay zeka ve diğer ileri teknolojiler yayıldıkça özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin operasyonları dönüşüm geçirecek. Pek çok farklı ekosisteme hizmet eden binlerce farklı bulut platformundan oluşan ‘sanayi bulutu’ ise neredeyse tüm KOBİ’lerin ana yatırım ve altyapı kalemi haline gelecek. Örneğin ‘önleyici bakım’ bulut sistemleri, bir şirketin hizmet veya üretim hattındaki olası sorunları önceden kestirip gerekli uyarı, bakım ve tamir süreçlerini otomatik olarak harekete geçirerek işlerin kesintisiz sürmesini sağlayacak. Benzer şekilde buluttaki merkezi bankacılık yazılımları, saniyede yüzbinlerce işlemi tarayarak olası yolsuzlukları anında tespt edip, gerekli süreçleri devreye alacak. Kısacası buluttaki veri analiz ve takip sistemleri, birer destek birimi olmaktan çıkıp operasyonlarda ana omurgayı oluşturacak. 

Yapay zeka buluttan seslenecek

Bugün için ‘yükselen’ teknolojilerden biri sayılan yapay zekanın buluta taşınması ve 10 yıllık süreçte özellikle mobilde kullanılır hale gelmesi, bulut bilişim sayesinde mümkün olacak. Neticede 2011’den beri en büyük BT platformu olan mobilin egemenliği söz konusu. Kapladığı yer hızla artan e-posta, mesajlaşma, internette gezinme ve medya işleme görevleri için gereken işlemci gücünün önemli bir bölümünün buluttaki sunuculardan sağlanacağı, artık genel kabul gören bir öngörü. 

Hızlı tepki süresine ihtiyaç duyan yapay zeka uygulamalarının talep ettiği, özellikle de yapay zekanın “öğrenme” sürecinde gerekecek olan, işleme gücü böylece mobil cihazla bulut arasında paylaştırılmış olacak. Özetle eğitimini ‘bulut’ta sürdürecek olan yapay zeka, öğrendiklerini mobil cihazlar üzerinden gerçek hayata yansıtacak. 

Otonom taşıtlara bulut desteği

Akıllı telefonlar gibi bugünün ‘yarı-akıllı’ taşıtları da bolca veri üreten sensor ve kameralarla geliyor. Yakın geleceğin sürücüsüz ve hatta uçabilen araçlarının üreteceği verinin ise sınırı yok. Performans ve güvenlik için son derece kritik olan bu verinin analiz edilip işlenmesi ise sadece bulutta mümkün olabiliyor. Anlık işlemler araç yönetim sistemi tarafından çözülürken, daha uzun vadede gereken yazılım güncelleme ve makine öğrenme gibi süreçler bulutta gerçekleştirilecek. Kaza ve hırsızlık gibi olaylarda ise bulutta saklanan veriler hayat kurtarıcı rol üstlenecek. 

Veri tüketimi şekil değiştiriyor

Her saniye yaratılan ve tüketilen veriler 10 küsur yıl içinde artık tamamen bulutta saklanıyor olacak. Ancak bir farkla. Bugün ağırlıkla eğlence amaçlı kullanılan ve bulutta barındırılan videoların toplam hacmi geometrik olarak artacak olsa bile, güvenlik, takip ve reklam amaçlı videolar bulutta en büyük yeri işgal edecek. Bu da kullanıcı tarafından üretilmiş (user-generated) videoların buluttaki egemenliğinin sonu demek. 

Bulut bilişim yeni bir fikir değil. Ancak toplumları götürebileceği nokta çoktan tahminlerin ötesine geçti. 2030’lara yaklaştığımızda bugünden not düştüğümüz öngörülerin çok ötesine geçilmiş olması olası.