Görüntülü konuşma ve cep telefonundan televizyon seyretmenin 4.5G teknolojisinin nimetleri olduğunu belirten Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu, “15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı FaceTime üzerinden Türkiye’ye bağlanmasaydı, iletişim kesilseydi darbe olurdu” diyor 

15 Temmuz darbe girişimini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FaceTime üzerinden Türkiye’ye bağlanarak halka yaptığı ‘sokağa çıkın çağrısı’ önledi. Darbe başarılı olsaydı bugün yerinde bir albayın oturacağı Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu, uygulamanın 4.5G teknolojisinin devreye girmiş olması sayesinde kullanılabildiğini söylüyor. Darbeye kalkışanlar o gece çok kötü bir planlama ile ne iletişim altyapısını kesebildiler ne de planladıkları atamaları yapabildiler. İki yıl önceki Oscar ödül töreninde Ellen De Generes Hollywood yıldızlarıyla selfie çekince telefonlarımızda olan ama o güne kadar haberdar olmadığımız bir özelliği öğrendik. Bu dünyayı saran bir trend haline dönüştü. 

Anadolu FaceTime’ı keşfetti.
Cumhurbaşkanı’nın, Hande Fırat ile FaceTime üzerinden yaptığı görüşme sonrasında da benzer bir olay yaşanıyor. Tek tuşla görüntülü konuşmaya imkan veren FaceTime bir anda popüler oldu. Restoranlarda, AVM’lerde, çay bahçelerinde telefon görüşmesini FaceTime üzerinden yapan insan sayısında ciddi artış var. Anadolu’nun ücra köşesinden yaşlı teyzeler, torunları, oğulları ile görüntülü konuşmaya başlamış. Durum böyle olunca Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu’na ilk sorum da bu konuyla ilgili oldu.. 

3G kullanılamadı 
Kaan Bey, 15 Temmuz gecesinin kaderini değiştiren olaylardan biri Cumhurbaşkanı’nın, FaceTime görüşmesi oldu. O tarihten bu yana görüntülü konuşmada artış gözlemliyor musunuz?  


Eğer Türkiye, geçen 1 Nisan’da, 4.5G altyapısını aktif hale getirmeseydi, o görüşme gerçekleşemezdi. Belki de Türkiye’de olaylar başka noktalara giderdi. 3G teknolojisinde, altyapının en önemli değişikliği görüntülü konuşma olarak yansıtılmıştı. Ama öyle olmadı, kimse 3G’yi kullanarak görüntülü konuşma yapmadı. 4.5G ile birlikte hayatımıza iki önemli şey girdi.
Bunlardan birisi görüntülü konuşma, şu anda mesela bizim görüntülü konuşmaya imkan haberleşme uygulamamız BiP servisi kullanıcıları görüşmelerinin yüzde 60’ını görüntülü yapıyorlar. 15 Temmuz’da enteresan bir gelişme daha oldu.
O gece bir ara Türksat sustu, her şey sustu uydu üzerinden TV yayıncılığı yapılamadı. Ama o ara mobil TV’ler üzerinden, bizim yaptığımız televizyon yayını devam etti. TV plus o gün normalde seyredildiğinin üç katı izlendi. 3G teknolojisinde TV seyredilemiyor muydu, seyrediliyordu. Ama bir dakika izliyordunuz, üç dakika bekliyordunuz. Şimdi cam gibi normal bir TV’den çok daha kaliteli bir şekilde insanlar TV izleyebiliyor.  


Oranlara nasıl yansıdı peki?
BiP yani sesli ve görüntülü konuşmaya imkan veren servisimizde yaklaşık 600 bin kişi telefonla konuşuyor. Bunların yüzde 60’ı görüntülü konuşma yapıyor. Yani insanlar artık birbirlerini görüntülü arıyorlar. 15 Temmuz ve izleyen saatler itibariyle iki katı artış oldu görüntülü konuşmada. BiP, Whatsap’tan farklı olarak görüntülü konuşma imkanı veren bir uygulamamız. Bu servisimizde yüzde 15 civarında bir artış gözlemliyoruz.
Telefon artık sadece telefon değil
Ellen De Generes Oscar töreninde selfie çektiğinde bir anda telefonunun bu özelliğinden haberdar olduk. O ana kadar telefon reklamlarında bu özellik öne çıkarılmamıştı. Cumhurbaşkanı’nın FaceTime görüşmesi içinde aynı şey geçerli..

.
Çok haklısınız. Bugüne kadar telekom sektörü olarak işte şu kadar SMS, şu kadar dakikayı konuştuk hep. İnsanlar niye cep telefonu alıyor? Müzik dinlemek, video, TV seyretmek, arkadaşları ile iletişim kurmak için... Bizim telekom şirketleri olarak müşterilerimiz ürünü ne için alıyorsa, yavaş yavaş onu fiyatlandırmamız lazım.
Bakın işte Pokemon Go diye bir oyun çıktı. Akım haline geldi. Bu aslında bizim verdiğimiz hizmet üzerinden sağlanan yeni bir eğlence ürünü. Bizim de Ar-Ge şirketimizin üzerinde çalıştığı konular bunlar. Yani bir sonraki Pokemon Go’yu nasıl yaratırız, bunun üzerinde çalışıyor arkadaşlarımız.
Bu teknolojinin kapsamı alanı nerelere kadar ulaşabilir?
En önemli konulardan birisi de bu. Bunlar insanlara müthiş yetenekler sunabilecek, X-Men’leri yaratabilecek teknolojiler. Diyoruz ki bu teknolojiyi geliştirelim ve de bunu önce engelli insanlarımız için kullanalım. Körleri görür, sağırlarımızı duyar, yürüyemeyen insanlarımızı dünyanın en köşe bucak bölgesindeki deneyimleri yaşayabilir hale getirelim. Hayatımızı iyileştirebilecek teknolojilere yatırım yapmalıyız.
Mısır’daki darbede iletişim hatlarını kestiler. Bizde bunu yapamadılar. Bizim piyasamızda Mısır’dan farklı olarak üç operatör var... Serbest piyasa rekabet demek ama çok sesliliğe de hizmet ediyor…
İletişimin kesilmemesi darbenin önlenmesinde en etkili parametrelerden birisi oldu. Sorunuzun diğer yönüne gelince rekabet içinde olsak da çok seslilik, piyasada fazla oyuncunun olması iyidir. O gece kendimi tutamayıp bir tweet attım, ‘Bu adamlar TRT kanalını basarak, iletişimi durduracaklarını düşünecek kadar cahiller’ diye. Hakikaten iki şey beni çok üzdü. İnsan istiyor ki, ordusu akıllı, bilgili, yetkin olsun. Bu olaylarda maalesef bunun olmadığını gördük.
‘Yerime tuğgeneral düşünselerdi!’ 


Sizi üzen diğer konu neydi?
Darbe başarılı olsaydı kim nereye atanacak listesi çıktı. Orada gördüğüm ve çok üzüldüğüm bir şey vardı, Bakan Bey’e de söyledim; Telekom sektörü olarak içimiz yanıyor. Çünkü Telekom şirketlerinin CEO’su olarak hep albay düşünülmüş, dedim.
Daha yüksek seviyedeki isimleri, bari tuğgeneral düşünselerdi CEO’ların yerine, hiç olmazsa gözümüz arkada kalmazdı. Bakın albay rütbesini küçümsediğimden değil ama bu bile bakışı gösteriyor. Hakikaten bu da içler acısı bir durum.
Bu operasyonun başarılı olmamasının en önemli sebeplerinden birisi iletişim altyapısı ile ilgili yaptıkları planların çok kötü olmasıydı. Eğer o gece hiçbir network çalışmasa, TV’ler olmasa, Cumhurbaşkanımız FaceTime üzerinden Türkiye’ye bağlanmasa, halkın bu kadar hızlı şekilde tepki verip, sokağa çıkması tabii ki mümkün olmazdı. İletişim kesilse darbe girişimi başarılı olurdu.  


Mehmetçik’e, ‘Peygamber ocağının değerli evladı, silahını bırak, teslim ol’ mesajı
Darbe girişimi gecesi işinizi eksiksiz yaparak kesintisiz iletişimi sağlamanın yanında neler yaptınız?
Yaklaşık 9 ay önce, Genelkurmay ile bir anlaşma yapmıştık. Er ve erbaşların kışlalarda, saat 17’den sonra, ankesörlü telefon kulübelerinin önünde, yakınlarıyla görüşebilmek için sıra beklemesine gerek yok dedik ve bir öneri sunduk. ‘Bize izin verin, Mehmetçik’e çok özel bir hizmet tanımlayalım’ dedik. Genelkurmayımız kabul etti önerimizi. Er ve erbaşlara, merkezi olarak takip ettiğimiz cep telefonları verdik. Askercell hizmetini 150 bin askere verdik. Mesai saatleri içinde çalışmayan, istedikleri 5 kişiyi arayıp, sms gönderme imkanı veren özel bir sim kart ve telefon verdik. Bu hizmeti operatörler arasında bir tek biz sunuyoruz. Bu tabii ki bizim işlettiğimiz bir network olduğu için, darbe kalkışmasında, ‘peygamber ocağının değerli evladı, silahını bırak, teslim ol’ mesajları gönderdik bu askerlerimize.

 
İşini verimli yapanın çeteye ayıracak vakti olmaz 
Birçok kurumda, birçok kademede görevden almalar oldu. Turkcell’de herhangi bir kademede değişiklik bekleniyor mu? Veya şu ana kadar FETÖ örgütü ile bağlantısı tespit edilen çalışan oldu mu?
Olmadı. 1.5 yıldır şirketimizi en verimli şekilde nasıl daha çok değer üretir hale getiririz noktasında çalışıyorduk. Hazırlıklarımızı yaptık, verimliliği artırdık. Bilanço sonuçlarımız da bunu gösteriyor. Dolayısıyla bu tarz insanlar bizde olmaz.
Geçen 1.5 yıl içinde şirketin verimliliğine odaklanarak yapılanmamızı zaten gerçekleştirdik. Çünkü bu gibi adamlar bir taraftan tam mesai gerektiren bu tür işlere bulaşacaklar, bir yandan da verimle işlerini yapacaklar. Bu mümkün olmaz.
Bu insanların varlığı şirketlerin üzerinde yüktür. Şirkete değer katmalarına imkan yok. Bizim şirketimizde, değer katmayan hiç kimse zaten barınamaz. Son 1.5 yıl içinde en verimli çalışacak sisteme biz zaten geçmiştik.
Demokrasi nöbetine üç ay bedava internet 
Abonelerinize acil iletişim paketleri gönderdiniz. Bunun size maliyeti ne oldu?
Aşağı yukarı normal bir müşterimizin neredeyse bir ayda tüketeceği kadar dakikayı, sms’i, interneti bu süreç içinde gönderdik. Bir aylık gelirimize yaklaşan bir maliyet var orada. Maalesef sadece kendi müşterilerimize bunu verebildik ama. Bu nedenle şu anda yeni bir uygulama yapıyoruz. Büyük şehirlerin, Taksim, Kızılay, Konya’da Mevlana, Trabzon’da, Antalya’nın büyük meydanlarında, şu anda bütün ekipmanlarımızı wi-fi ile donattık. Herkesin kullanımına sunduk. Bu da bu dönem içerisinde, OHAL boyunca devam ettirmeyi planladığımız bir uygulama.