Türkiye'de e-ticaretin toplam perakendeden aldığı pay, 2016 itibarıyla yüzde 3,5 seviyesinde. Bu rakam 2011'de yüzde 1,8'di. 5 yılda iki katı bir büyüme söz konusu. Ama asıl hedef, dünya ortalaması olan yüzde 8-9'ları yakalamaktı. Pazar verileri böyleyken şirketler tarafında sıkıntılı günler yaşanıyor. 2 yıl önce Limango'nun çıkışıyla başlayan kapanma furyası, Markafoni'nin vedasıyla devam etti. Son birkaç yılda onlarca site, kapanma kararı aldı. Vipdukkan, Unnadocom, Bukoli bunlardan birkaçı... Tüm bu gelişmeler, "Sektörde neler oluyor" sorusunu gündeme getiriyor. Capital Türkiye Dergisi’nden Yasemin Erdoğan, merak edilenleri, Markafoni Kurucu Ortağı ve Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra ile konuştu:

-4-5 yıl önce e-ticaret sektörü çok hızlı I büyürken bugün bir duraklama görüyoruz. Beklenen büyüme neden olmadı?
-Son 5 yıla baktığımızda e-ticarette gerçekten önemli değişimler yaşandı. 2011'de ciddi bir büyüme hızı ve ilgi vardı. Örneğin 2011'de ABD'de ve İngiltere'de e-ticaretin perakendeden aldığı pay yüzde 8-12 arasındaydı. Türkiye pazarındaki canlılığa bakarak 2017'ye geldiğimizde bu rakamları yakalayacağımızı öngörüyorduk. Maalesef olmadı. O yıllarda yüzde 1,8 olan e-ticaretin perakendedeki payı, bugün yüzde 3'ler düzeyinde. Bunun birçok farklı nedeni var. Öncelikle ülkenin son 4 yıldır yaşadığı makro gelişmeler, e-ticareti de etkiledi. Ama sektörün kendi dinamikleri de bu yavaşlamada etkili.

-Tıkanma neden oldu? Türkiye'ye özgü mü?
-Bence ilk sebep, offline dediğimiz klasik pera¬kendecilerin yani büyük perakendecilerin, e-ticaret pazarına geç girmeleri. Çünkü büyük marka sahipleri pazara girmeden bu iş büyümüyor. Pazarı başlatan Türkiye'de de Markafoni, Limango gibi sitelerdi. Ama pazarı büyütecek ve şahlandıracak olanlar, kendi satışlarının bir bölümünü e-ticaret üzerinden yapacak olan büyük markalar olmalıydı. Tüm dünyada böyle oldu. Türkiye'deki perakendeciler uzun süre e-ticareti bir tehdit olarak gör¬dü. Dolayısıyla bizdeki büyük markaların e-ticarete girmesi nispeten geç oldu. Bu aslında Türkiye'ye özgü bir neden.

-Son dönemde çok sayıda e-ticaret sitesi kapandı. Nerede hata yapılıyor?
-Açılan şirketlerin çoğunun kapanması, startup dünyasının doğasında var. Dijital dünyada açılan şirketlerin hepsinin başarılı olması mümkün değil. Öte yandan bazı şirketler başarılı olmayabilir. Bazı şirketler kötü yönetilebilir. Büyük holdinglerin stratejileri değişebilir. Bunların hepsi doğal. O yüzden tek bir ortak neden bulmak zor.

-Kapanmalar sürecek mi? Konsolidasyon beklentisi var mı?
-Konsolidasyon olacağını hiç düşünmüyorum. Kapanmalar her zaman olabilir. Özellikle holdinglere bağlı yapılarda bu tehlike hep var. Sadece girişimci tarafından sahiplenilmiş yapılarda, yatırım bulma veya bulamama olayından dolayı batış oluyor. Ama holdinglerde, iş iyi gitse bile holdingin strateji değiştirmesiyle kapanmalar olabiliyor. Sonuçta kapanmalar olabilir. Üzülürüz. Ama yeniden açılır. Türkiye, dijital Darwinizm'in ülkesi. Bunlar normal.

-Ne tür şirketler, ne tür iş modelleri daha çok risk altında?
-Tabii ki öncelikle işletme sermayesi yüksek olanlar daha çok risk altında. Çünkü şirketlerin işletme sermayesini finanse etmek için ciddi yatırımlara ihtiyaçları var. Pazaryeri modeliyle ilerleyenlerde böyle bir konu olmadığı için daha az riskliler.

-İnternete erişimin engellenmesi gibi durumlar, pazarı nasıl etkiliyor?
-Kesinlikle olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Bir örnek vereyim. 6 ay önce Wikipedia kapandığında, bir Rus yatırımcıyla sohbetim olmuştu. Ülkemizdeki güvenlik tehditleri, bölgedeki savaşlar, terör, kısıtlamalar gibi konular Rusların çok da uzak olmadıkları olaylar. Dolayısıyla bir Avrupalıya göre çok soğukkanlılar. Ancak şu dediğini hiç unutmuyorum: "Savaş, terör konusu bizde de var. Bizde de bazen sosyal medyada erişim engellemeleri oluyor. Sonra açılıyor. Bunlar bizim gibi ülkelerde olabiliyor. Ama Wikipedia'nın kapatılmasını bizim bile aklımız almadı. Bu nedenle onayladığımız deal'dan geri çekiliyoruz". 1 milyon dolarlık bir yatırımdı.

-Sektöre, yatırımcı ilgisi nasıl?
-Genel olarak yabancı yatırımcı tarafında 2013 itibarıyla bir değişim gözlemliyoruz. Klasik bir yabancı yatırımcının Türkiye'ye bakışı son 3-4 yılda nasıl değiştiyse, e-ticaret yatırımcılarının bakışı da aynı biçimde değişti. 2011-2012 döneminde her hafta birkaç yabancı yatırımcının toplantısına, sohbetine katılırdık. Fonların ilgisi inanılmazdı. 2013'ten itibaren yabancıların ilgisi azaldı. Ayrıca iç piyasamız yatırımcı açısından zayıf. Oysa pazara girecek bir yabancı için önemli olan konu, iyi ve kârlı biçimde çıkış (exit) yapabilmektir. Yani bir yabancı gelip bir şirketi alsa, 4-5 yıl sonra satmak istese, satıp çıkabileceği büyük Türk şirketleri yok.

-Pazarın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Yeni trendler neler?
-Bence Türkiye'de yatırımcı ve büyük sermaye bu pazara girmediği sürece sektörde büyük bir sıçrama ve marjinal bir büyüme olmayacaktır. Çünkü yatırım olmadan bu ekosistem dönmüyor. Son dönemde yükselen ve ö-ne çıkan trend, gittigidiyor'un yaratıcısı olduğu, pazar yerleri modeli. Let-go, gittigidiyor, nil, hepsiburada'nın pazaryeri... Çok sayıda örnek var. Bu model birçok açıdan avantajlı. Girişimciye işletme maliyeti yok. Artık niş pazaryerlerini daha çok görüyoruz. Bu tarafta ciddi bir hareketlilik var. Neden? Çünkü kâra geçiş çok hızlı. İşletme sermayesi olmadığından çok daha az yatırım gerektiriyor. Çok esnek ve gerektiğinde kolayca değiştirilebiliyor.

-Son verilere göre pazarın büyüklüğü, büyüme hızı nasıl? Yeterli mi?
-E-ticaret pazarının büyüklüğü, toplam perakende pazarından aldığı pay ile ölçülüyor. TÜSİAD'ın 4 ay önce yayınlanan raporundaki verilere göre e-ticaret hacmi 2016 itibarıyla 17,5 milyar TL'ye ulaştı. Son 4-5 yıldır yüzde 15-16 civarında büyüyor. Bu büyüme hızı, perakendeden alınan payı, yüzde 1,8'lerden yüzde 3'lere getirdi. Yeterli mi diye bakarsak, hem evet hem hayır. Sonuçta yılda yüzde 4 civarında büyüyen bir ekonomide yüzde 15-16 büyümek iyi bir performanstır. Ama dünya ortalaması olan yüzde 8,5'e ulaşmak için her yıl yüzde 60'larda büyümek gerekiyor.

-Pazarda, sağlıklı büyümenin önündeki diğer engeller neler? Sizce çözüm nerede?
-Marjlar ABD'deki şirketlerin çok gerisinde. Bu nedenle, Türkiye'de hizmet sunan siteler farklılaşamadı. E-ticaret her zaman sadece fiyat odaklı bir rekabet üzerinden gitti. Bu da doğal olarak sektörün en zayıf halkası oldu. Ben ekosistemlere inanırım. Bu ekosistemin içinde girişimci de var, tedarikçi de var, bankalar da var ve kamu ayağı da var. Kamu tarafı ev ödevlerini gayet iyi yaptı. Girişimci ayağında da sorun yok. Buradaki sorun girişimcilerin fikir çeşitliliğini besleyecek yatırım akışı olmamasında yatıyor. Özellikle büyük şirketlerin dijital sektörü bir araştırma-geliştirme dünyası olarak kabul etmeleri gerek. Sonuçta bir işi beğendilerse bedelini vermeleri lazım. Sistem ancak bu şekilde ilerliyor. Türkiye'de e-ticaret sektörüne yatırım gerekiyor. Diğer bir sorun da ciddi bir beyin göçü yaşıyoruz.