Bugüne kadar 18 Nobel ödüllü araştırmacı ve bilim insanı yetiştiren, Einstein’ın kurucularından biri olduğu Kaiser Wilhelm Topluluğu’nun devamı Max Planck Enstitüsü’nün ilk Türk direktörü Prof. Dr. Metin Sitti, çalışmalarını Milliyet’e anlattı.

Carnegie Mellon Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Metin Sitti, teklifin Max Planck Topluluğu tarafından yapıldığını ve toplulukta ilk Türk direktör olarak çalışmaya başladığını söyledi.
Prof. Dr. Sitti, “Tamamen merak ettiğimiz konular üzerine istediğimiz kadar proje süresiyle ve çok çeşitli imkânlarla donatılmış durumdayız. Akıllı sistemler konusunda enstitüde önemli yeni girişimlerde bulundum. İlk olarak ‘Cyber Valley’ (Siber Vadisi) diye yeni bir girişim başlattık. Önceliğimiz tıp ve sağlık hizmetleri” dedi.
‘10-15 yıllık süreç’
Robotik teknolojilerde daha akıllı robot yazılımı, donanımı ve daha ileri robotik uygulamalarda önemli yeniliklerin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sitti, “Servis robotları, tıbbi robotlar, otomatik arabalar, yumuşak robotlar, mikro robotlar gibi robotik uygulamalarında önemli aşamalar kaydedilmeye başlandı. Çalışmalarım özellikle robotların donanımının küçük boyutlarda daha akıllı ve ileri hale getirilmesi yönünde odaklanmakta. Mikro robot çalışmaları henüz yeni olduğu için tıbbi uygulamaları hâlâ temel ve klinik öncesi hayvan deneyleri düzeyinde. Tıbbi robotlar kapsamında kapsül boyutunda robotlar geliştiriyoruz, bu sayede örneğin kablolu endoskopi yerine kablosuz biçimde hiçbir riski olmadan insan vücudu içinde hareket edebilen, tıbbi görüntüleme yapabilen cihazlar geliştiriyoruz. 5-10 yıl içinde hasta uygulamalarına geçilmesi hedefleniyor. Biyo-hibrid (cyborg) sistemler alanındaki bu çok yeni bir alan, insan içinden alınmış hücreleri robot yapımında kullanmaya çalışıyoruz. Örneğin sizden kas hücresi alarak robotlar üzerinde kullanıyor ve ilaç tedavisinde kullanılabilecek robotlar geliştiriyoruz. Hedefli ilaç verme alanında çeşitli araştırmalarımız var. Hedefli ilacı robota yerleştiriyoruz, kanser hücresine odaklıyoruz ve ilacı çok yüksek dozda doğru kanserli hücre ve dokulara vererek o hücrelerin daha hızlı yok edilmesini sağlıyoruz. Bu çalışmalar temel araştırma aşamasında, şu anda hayvan deneyleri yapılıyor. İnsan üzerinde uygulama aşaması için 10-15 yıllık bir süreç var” diye konuştu.

‘İnsanların yerini almalı’

Almanya’da artık Türkiye’den gelen bilim insanları sayesinde beyin göçünün de konuşulmaya başlandığını belirten Prof. Dr. Sitti, araştırma grubunda 30’a yakın çok başarılı araştırmacının olduğunu ve bunların arasında da Türk bilim insanlarının yer aldığını söyledi. Robotların insanların yerini alacağı konusundaki endişeler ve tartışmalara da değinen Sitti, bu kaygılara yönelik de şunları söyledi: “Robotların belli alanlarda insanların yerini almasında yarar var. Örneğin nükleer santrallerde, gökdelenlerin temizliğinde, yani insan için riskli alanlarda. Bakış açım robotların insanların yardımcıları olarak hayatını kolaylaştırıcı olmaları ve hayat kalitemizi artırmaları yönünde. Robotlar yapay zekâ sayesinde insanların yaptıkları işleri rahatlıkla öğrenebilecek. Örneğin bir doktor gibi cerrahi müdahale yapabilecek. Ama burada soru şu, robot doktorun yerini mi alacak yoksa ameliyat sırasında doktorun yayında olup ona yardımcı mı olacak? Benim kişisel amacım robotların bize yardımcı olarak kullanılması yönünde. Yakın zamanlardaki ilerlemelerle ticari akıllı arabalar ve servis robotları mümkün hale gelecek. Bu gelişmeler hayatımızı kolaylaştırmakta ve iyileştirmekte olumlu sonuçlar doğuracak. Umarız bu önemli teknolojiler tehlikeli amaçlar için kullanılmayacak.”