Boston'a gitmek için herkesin farklı bir sebebi var. ABD'nin en eski ve en varlıklı şehirlerinden biri öncelikle. 17. yüzyılda yerliler tarafından kurulmuş. Şehir adını bölgeye ilk yerleşen İngilizlerden almış. 19. yüzyıldan kalma sömürge dönemine ait binaların arasında kaybolmak, Charles Nehri'nde gezintiye çıkmak, ıstakoz yemek, müzelerinde ve kütüphanesinde vakit geçirmek yeterince tatmin edici görünse de dünyanın en önemli biyotek (bioteknoloji) üssü olduğunu da unutmamak gerekiyor. MIT, Harvard, Northeastern, UMBoston'ın da aralarında bulunduğu 35 üniversite var şehirde. Toplam 152 bin öğrenci yaklaşık 1.5 milyar dolarlık ekonomi yaratıyor. Devlet de sağlık yatırımlarının yüzde 85'ini buraya aktarıyor. San Francisco demek nasıl 'Silikon Vadisi' demekse Boston da 'Biyotek' demek.

NADİR HASTALIKLARA AŞI
O halde gelin bu kez Boston'un seyirlik yerlerine değil de biyoteknoloji üslerine göz atalım. MIT, Harvard, Fransız şirketi Sanofi ve çok daha fazlası Boston'u biyoteknolojinin merkezi yapıyor. Şehirde bir biyoteknoloji ekosistemi yaratılmış. Yaklaşık 75 bin kişi bu alanda çalışıyor. Yeni ilaçlar bulmak için araştırmalar yapıyor. Devlet desteği dışında kurumlar, hastaneler ve üniversiteler de bu alanda yatırımlarını her geçen gün artırıyor. Fransız şirketi Sanofi'nin de ana merkezi Boston'da örneğin. Framingham'da uzay üssünü aratmayan araştırma ve üretim merkezleri var. 10-12 yıl süren araştırmalar sonucunda biyotek ilaçları üretiyorlar. Her biri için de yaklaşık 2.5-3 milyar dolarlık yatırım yapıyorlar. Sanofi araştırma ve üretim merkezinde üretilen ilaçlar arasında nadir görünen hastalıklar için olanlar da var. Doğuştan olan ve teşhisi konana kadar 10-15 yıl geçen hastalıklar bunlar. Kimine 2 bin kişide kimine 200 bin kişide bir rastlanıyor. Şirket yedi nadir görünen hastalığa karşı aşı geliştirmiş. Halk arasında egzama olarak bilinen atomik dermotitin dışında, Gaucher, Fabry, MPS, Pompe gibi hastalıkların ilaçları işte tam da burada üretiliyor. Yine aynı binada nadir hastalıklara yakalanan çocukların yaptıkları resimlerin yer aldığı Expression of Hope (Umudun İfadesi) sergisi yer alıyor. Firmanın 2020 hedefinde ise onkoloji, damar sertliği, astım gibi alanlarda yeni biyoteknolojik tedaviler geliştirmek var.

MIT EN İYİLERDEN
MIT teknoloji ve mühendislik alanında dünyanın en iyi üniversitesi unvanını elinde bulunduruyor. Üniversite önemli araştırmalara imza atan ilaç şirketleri ve sağlık kurumlarıyla işbirlikleri yapıyor. Son yıllarda özellikle onkolojii alanında büyük araştırmalara imza atıyor. Üniversite kampüsü tıpkı Harvard gibi Charles Nehri'nin Cambridge tarafında yer alıyor. Kampüse kadar gitmişken hediyelik eşya dükkanından logolu ürünler satın alabilirsiniz. Bu arada Türkiye'den bazı tanıdık simaların çocuklarının göbek bağlarını veya dişlerini MIT ya da Harvard kampüsüne gömmek için geldiklerini biliyorum.

HARVARD ÜNİVERSİTESİ
Pek çok ABD başkanının da eğitim gördüğü yer olan Harvard Üniversitesi 15 milyon kitap ile dünyanın en büyük akademik kütüphanesi olma unvanını elinde tutuyor. Maalesef öğrenci olmayanlar kütüphaneye giremiyor. Yine de gösterişli binasının önünde bir hatıra fotoğrafı çektirebilir ya da şans getirmesi için bahçedeki John Harvard heykelinin sol ayağını okşayabilirsiniz. Sınav öncesi bunu yapmak bir gelenek haline gelmiş. Kimileri de ileride bu okula girebilmek ya da çocuğu girsin diye bunu yapıyor. Heykelin bu bölümü aşınmaktan renk değiştirmiş. Güzel Sanatlar Müzesi'nin kampüs içinde dört katlı özel bir bölümü var. Kronolojik olarak eskiden yeniye dizilmiş. Eski Mısır ve Roma döneminden tutun da empresyonizm, kübizm gibi pek çok akımda önemli sanatçıların başyapıtlarını görebilirsiniz. Bir-iki saatinizi de mutlaka buraya ayırın. Sonrasında hediyelik eşya dükkanına uğramayı unutmayın tabii.

ÖRDEĞE BİNİN, AKVARYUMU GEZİN!
 *New England Akvaryumu özellikle çocuklu ailelerin mutlaka uğraması gereken bir adres. 1969 yılında açılan akvaryumu her yıl yaklaşık 1.5 milyon kişi ziyaret ediyor. Dört katlı akvaryumda yüzlerce deniz canlısı bulunuyor.
*Duck Tours (Ördek Turları) şehrin simgelerinden biri. Turistik ama ilk kez gidenlerin mutlaka deneyimlemesi gereken bir aktivite. Hem denizde hem karada giden ördeği andıran araçlarla yapılan 1.5 saatlik şehir turu aslında.
*Eğlence, sosyalleşme ve alışveriş için adresiniz tartışmasız Newbury Caddesi olmalı. Sanat galerileri, gece kulüpleri, popüler kafeler bu caddede sıralanıyor. Paralel sokaklarında kaybolmak da keyifli.
*Gelelim benim en sevdiğim yerlerden birine Küçük İtalya yani North End'e. Deniz ürünleri sunan restoranları popüler. Ama Mike's Pastry isimli pastanesinin önünde günün her saati uzun kuyruklar oluşuyor. Gözünüz korkmazsa bekleyebilir ve istediğiniz tatlıyı tadabilirsiniz.