Siber zorbalık tehditinin gençleri kuşatma altına aldığını belirten Çayırcı’nın anlatımları şöyle:

Toplum mühendisliği
“İnternet dünyası, sosyal medya ve akıllı televizyonlar aynı zamanda bir çok istihbarat örgütü için açık istihbarat alanı. Bana göre en büyük tehdit selfie çılgınlığı. Sadece bir fotoğrafınızdan yola çıkarak bilgilerinize ulaşabilecek siber istihbarat veya siber suç grupları var. Sosyal ağlardaki etkinliğinize göre sosyal medya üzerinden dezanformasyon çalışmaları da yürütülüyor. Şunu bilmelisiniz, akıllı telefonlardaki bir çok uygulama aslında internet üzerinden ulaştığınız hizmetler. En basit bir watsapp mesajı bile internetteki onlarca bilgisayar üzerinden geçerek anlık olarak karşı tarafa ulaşıyor. Eğer mesajlaşmalarınız gizli kalsın istiyorsanız şifreli uygulama kullanmanız en doğru olanı. 

Troll karargahı 
Siber suç grupları, bilişim ajanları veya hackerlar, sosyal ağlardaki etkinliğinize, sosyal medyayı kullanımınızı haberiniz olmadan inceleyebilirler. Sosyal medya üzerinden servis edilen dezanformasyon bilgiyi, ne kadar sürede, ne kadar kişiye dağıttınız bile istihbarat çalışmasında kullanılan analiz yöntemleri arasında. İstihbarat elemanları sosyal medya üzerinden toplumun angeje olma ve istekliliğini, tehditlere karşı direnç düşürme veya  geri çekilme psikolojisini bile gözlemliyorlar. Sosyal medyayı bir açık istihbarat kaynağı olarak kullamak ve sosyal medya aracılığı ile psikolojik harp yapmak için St Petersburg’da Savushkina caddesinde Troll Fabrikası isimli bir yapılanma var. Troll Fabrikası dezenformasyon, paralel itibarlı web sitesi yaratma, sahte rapor üretme gibi konularda hedeflerine ulaşan birçok faaliyetler gerçekleştiriyor. Amerika,Çin ve Rusya bu konuda yanlız değiller. Avrupa Birliği’de aynı amaçla gayret içinde. İngilizlerin de 77 Chindit Tugayı isimli, yaklaşık 1500 kişiden oluşan bir askeri karargahları var. Bu karargaha Facebook savaşçıları diyorlar. Görevleri 24 saat haberleri, akıllı telefonları ve sosyal medyayı takip ederek bu ortamlardaki temayı şekillendirebilmek. Kısacası durum ciddi. Sosyal medya bir bakıma üstü kapalı bir mücadele alanı. 

Yeni nesil TV’lere dikkat
Yeni nesil televizyonların bazıları televizyonun kullanımı ile ilgili bilgileri otomatik olarak üretici firmaya aktarmak ve yazılımları güncellemek için üretici firmaların sistemlerine bağlı. Bu televizyonlar ile internetten içerik indirmek veya arkadaşlarınızla görüntülü görüşme yapmanız mümkün. Üstelik çoğu sürekli gelişen jest tanıma yazılımlarına da sahip. Muhteşem ama ne yaptığını anlayabilen, sesi, görüntüyü dünyanın herhangi bir yerine aktaracak bir sistem salon veya yatak odanızda. Kameralardaki en önemli gelişmelerden biri yüz tanıma alanında. On binlerce kameranın olduğu bir dünyadan bahsediyoruz. Yüz tanıma yazılımları fotoğrafını verdiğiniz bir kişiyi bulabilmeye başladılar.

‘2000 nesli Oyun bağımlısı’
“Günümüzde birçok anne-babanın muzdarip olduğu konu bilgisayar oyunları. Bu tutku 90’lı yıllar ve sonrasında doğanlar için bir soruna dönüştü. Sorun diyorum, çünkü 2000’li yıllardaki çocuk ve genç nüfusun büyük bir kısmı bağımlı. Bu sorunda gizli grup baskısı da rol oynuyor. Grubun üyesi olmak istiyorsan grubun oynadığı oyunu oynamalısın, hatta iyi olmalısın. 2015 rakamları ile 91 milyar doları aşmış çok büyük bir pazardan bahsediyoruz. Üstelik pazar gerçekte 91 milyardan çok daha büyük. İnternet oyunları aslında herhangi bir sosyal ağ gibi çok ciddi sayıda sürekli sisteme bağlı müşterisi olan sanal topluluklar. İnternet oyularına katılanların psikolojik durumları, tercihleri ve bireysel profilleri hakkında oyun kavramının doğası nedeniyle daha detaylı bilgi toplanabiliyor. Bu sadece daha iyi hedeflenmiş pazarlama ve Reklam anlamına gelmiyor. Sosyal mühendislik ve hibrid savaş için inanılmaz uygun fırsatlar yaratıyor. Aslında bireylerin yarattıkları bu karakterler ve onları yönetme şekilleri kendileri hakkında önemli ipuçları veriyorlar.

Siber zorbalık
Bu oyunların zararları sadece yukarıda anlattıklarımla ve bireysel özerkliğinle sınırlı değil. Bir çok insanı intİhara kadar sürükleyen siber zorbalık ve zenofobi(yabancı düşmanlığı) gibi psikolojik etkileri de var. Siber zorbalık, kişileri güç veya gülünç duruma düşürmek, kötü göstermek, zarar vermek, dedikodu, saptırılmış bilgi ve haberleri yaymak anlamına geliyor. Özellikle liseli gençler arasında hiçbir şekilde kontrol edilmeyen acımasız bir kültür gelişiyor. Trolling denen kavram bunun ulaştığı son noktalardan. ‘Trolling’ için oyun ortamlarında kanca (hook) denilen laflar atılarak hedefteki kişi kızdırılmaya çalışılıyor. Kişi kızdıkça atılan lafların tonu artıyor ve duyduğunuz zaman inanamıyacağınız kadar çirkinleşiyor. Bir çok anne babanın çocuklarının trolling esnasında söylediklerini duysalar şaşkınlıktan dillerini yutacaklarına inanıyorum.”   

Tespit süresi 175 gün
“Siber saldırıların tespitinde sadece Türkiye değil, dünyada çok yavaş. HP tarafından hazırlanan bir rapora göre, tespit edilebilen siber saldırılar için saldırı başladıktan sonra tespit edilinceye kadar geçen süre, ortalama 175 gün. Tespit edemediklerimizin yüzdesinin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yok. En fazla saldırı web uygulamaları yolu ile oluyor. Yani bir web sitesine giriyorsunuz, oradaki bir uygulamayı başlatıyorsunuz, o uygulama sadece beklediğiniz işi yapmıyor, aynı zamanda bilgisayarınıza kötü amaçlı bir yazılım (malware) yüklüyor. Aynı çalışmaya göre diğer sık karşılaşılan saldırı türleri siber casusluk, POS (telsiz kartla ödeme) makinalarını ele geçirme, suç maksatlı yazılımlar, çalışanların kendi kurumları aleyhine yaptığı saldırılar, fiziksel olarak bilişim donanımının ve yazılımının çalınması, kredi kartlarının verilerinin elektronik olarak ele geçirilmesi ve hizmet inkarı saldırıları.

‘Sosyal medyaya güven yüzde 15’
2013 yılında, Norveç’te 100 den fazla kişi ile mülakat yaparak sosyal medyada dolaşan bilgilere ne kadar güvendiklerini ve ne zaman güvendiklerini anlamaya çalıştık. Bu arada Norveç gelişmişlik düzeyi olarak Avrupa’nın bile çok ilerisinde bir ülke. Grubun yaş ortalaması 27, en küçük yaş 20, en büyük ise 34 olarak tespit edilmişti. Kadın erkek sayısı hemen hemen birbirine eşitdi. Sonuçlar ilginçti. ‘Bir içeriğe güvenmenizde, o içeriği beğenenlerin veya hakkında yorumda bulunanların sayısı önemli mi?’ sorusuna;  Önemseyenler veya çok önemseyenler yüzde 58.5, önemsemeyenler veya az önemseyenler ise yüzde 41.5 olmuştu. ‘Bilginin kaynağını tanımanız o bilgiye güvenmenizde önemli mi?’ sorusuna yaklaşık yüzde seksen ‘evet önemli’ veya ‘evet çok önemli’ diye cevapladı. ‘Bilginin kaynağını takip edenlerin veya arkadaşlarının sayısı bilginin güvenirliliğinde önemli mi?’ sorusuna ise yaklaşık yüzde 40 ‘hayır’ cevabını vermişti. Ankette ‘“Bilginin kaynağının daha önceden paylaştığı bilgilerin doğruluğu, yeni paylaştığı bilginin güvenirliliği konusunda belirleyici midir?’ sorusuna yaklaşık yüzde 80 evet cevabı verdi.

Yüzde 85’lik bir dilim ise geleneksel medyanın, sosyal medyadan daha güvenilir olduğunu söyledi.”

ABD büyük önem veriyor
Gelişmiş ülkeler siber güvenlik konusunu çok ciddiye alıyorlar. Birçok ülke, bu konuda yeni yapılanmalara gitti. Genelde siber güvenlik ile ilgili örgütlenmeler üç ana grup altında oluyor: Milli sivil siber güvenlik, istihbarat ve milli güvenlik kuruluşlarının çatısı altındaki siber güvenlik ve son olarak silahlı kuvvetlerdeki siber güvenlik. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde, bu örgütlenmelerin hepsi var. Hatta, Silahlı Kuvvetlerdeki Siber Komutanlık oramiral düzeyinde stratejik bir komutanlık. Avrupa Birliği’nde de hem ülkeler düzeyinde hem de komisyon düzeyinde benzer organizasyonlar bulunuyor.”