Persson’u yakından takip edenler için bu sözler şaşırtıcı değildi. Genç tasarımcı üzerindeki baskıyı “Minecraft’ı programlarken işler kolaydı, çünkü kimse beni tanımıyordu. Şimdi her istediğimi yapabilecek olmanın zevkiyle, tüm dünyanın izliyor olmasının hissedilir ağırlığı arasında bir çatışma var ve ben bunu nasıl çözeceğimi bilmiyorum” sözleriyle anlatıyordu.
“Minecraft: Markus Persson’ın beklenmeyen hikayesi ve her şeyi değiştiren Oyun” kitabının yazarı Linus Larsson da Milliyet’e satışı yorumlarken, “Minecraft’e sahip olmak onun için kaldıramayacağı bir yük haline gelmeye başlamıştı. Öyle gözüküyor ki Minecraft yıllarını geride bırakıp taze bir başlangıç yapmaya ihtiyacı vardı” dedi.

‘Gülümseyen adam’

Ama Markus Persson’un akıl sağlığından şüphe etmesinin tek nedeni Minecraft değil. Bugüne kadar basına yaptığı açıklamalar özel hayatında da karanlık düşüncelerle mücadele ettiğine işaret ediyor. Babası ve kız kardeşinin uzun yıllar alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele ettiği biliniyor. Ama Persson’u en çok etkileyen olay hiç kuşkusuz babasının 2011’de intihar etmesi oldu. “Sarhoş olmuş ve belli ki silahı varmış” sözleriyle anlattığı olayın ardından “Hayatımın üzerinde dolaşan bir bulut var gibi hissediyorum” demişti. Aynı röportajda intiharın ailede olmasından koktuğunu, kendini izole etmemenin yolunu bulması gerektiğini söylemişti. Aynı yıl 4 senedir beraber olduğu Elin Zetterstrand ile evlendi. Ancak bu evlilik yalnızca bir yıl sürdü. Sonradan kadınlarla pek şansı olmadığını anlatırken “Kendini hiçbir yere ait hissetmediğini söyleyecekti.
Aslında Persson’la kısa süreli tanışanlar onu “sürekli gülümseyen bir adam” olarak tarif ediyor. Ama yakınlarının anlattıkları Persson’un karanlık tarafını doğruluyor. Eski eşi Elin Zetterstrand ilk tanışıklarındaki izlenimini “Çok iyi kalpli, zeki ve biraz üzgün gözüküyordu” diye dile getirmişti. Ortağı Jacob Porsen ise “Ya süper mutlu ya da süper mutsuz olur. Genelde ikisi arasında pek mesafe yoktur” demişti. Şimdi Persson, hayatının üzerindeki bulutlardan kurtulmayı deneyecek. Larsson’a göre, “Eğer bu anlaşmada aradığı huzuru bulursa gelecekte ondan çok ilginç, garip, büyüleyici oyunlar bekleyebiliriz.”

Bilgisayar oyunları tutkusu

Markus Persson (35), Stockholm’e 3 saat mesafedeki ormanlık bir kasabada büyüdü. Babası demir yollarında çalışıyordu, annesi ise hemşireydi. Kendi deyimiyle “görece fakir sayılabilecek” bir aileydi. Çocukluğu boyunca en büyük tutkusu LEGO oynamaktı. Yedi yaşındayken Stockholm’e taşındıklarında bu tutkunun yerini bilgisayar oyunları aldı. Boulder Dash isimli oyunu oynayabilmek için karnı ağrıyor numarası yapıp okula gitmediği oluyordu. Evdeki Commodore 128’de dönemin bilgisayar dergilerinin arkasında yayınlanan kodları çalışarak program yazmayı öğrenmişti. 13 yaşına geldiğinde en yakın arkadaşları kendi gibi genç programcılardı. Artık kovboy ve Kızılderililerin karşılaştığı basit oyunlar yazabiliyordu.
Liseden sonra grafik tasarım okudu. Ama hayatını bilgisayar oyunlarından kazanmaya karar vermişti. İsveç’in en büyük iki oyun şirketinde de çalıştı. Ancak, Persson her iki şirketten de oyunlara fazla profesyonel yaklaştıkları gerekçesiyle ayrıldı. Kendi projelerine vakit ayırabileceği daha küçük bir şirkete geçtiğinde hayatı değişti.
İşten arta kalan zamanlarında Minecraft üzerinde çalışıyordu. Bunun 6-12 haftalık bir proje olmasını planlıyordu. Amacı bir sonraki oyunu için yeteri kadar para kazanmaktı. Ama Minecraft ile ilgili sorularımızı yanıtlayan New York Üniversitesi öğretim görevlilerinden Matt Parker’a göre, “Minecraft tutkunun sizi ne kadar ileri götürebileceğinin en büyük kanıtı” oldu. Zira Persson’un işten arta kalan zamanlarında tasarlayarak 2009’da piyasaya sürdüğü oyun 2011’e gelindiğinde 20 milyondan fazla satmış, LEGO ve diğer oyuncak firmalarıyla anlaşmalar imzalamış, tüm ödülleri toplamıştı.
Ama Persson’un özel hayatı aynı derecede iyi geçmiyordu. Babasının intiharı ve bir yıl evli kaldığı eşinden ayrılmasından sonra Minecraft projesini Mojang’daki ana programcı Jens Bergensten’e teslim ederek yeni oyun projeleri için kolları sıvadı. Ancak bu projelerin hiçbiri başarılı olamadı. Persson şirketi Microsoft’a satmadan önce günlerini ofiste ortağıyla bilgisayar oyunu oynayarak geçiriyordu. Şimdi satıştan kendisine kalan 1.8 milyar dolarla Minecraft’ı ardında bırakıp yeni bir hayata başlamayı umuyor.

Bağımsızlığın sembolüydü şimdi ikiyüzlülükle suçlanıyor

Markus Persson’un oyun piyasasın devlerinden bağımsız olarak büyüttüğü Mojang isimli şirketini satma kararı bazı Minecraft hayranları tarafından “ikiyüzlülük” olarak değerlendirildi. Persson’ın hayatını yazan Linus Larsson’a tepkinin neden bu kadar büyük olduğunu sorduğumuzda “Minecraft ve Markus’un kendisi bağımsız oyun dünyasının sembolü haline gelmişti. Sadece birkaç ay önce oyun dünyasındaki büyük şirketleri aşağılıyordu, şimdi Mojang onun bir parçası haline gelecek” dedi. Persson ise satıştan sonra blogunda sembol olmak istemediğini söyleyerek “Bu yaptığımın daha önce söylediğim birçok şeye karşı olduğunun farkındayım. Buna verecek iyi bir cevabım yok” demekle yetindi.

Oyuncular izleyici değil oyunun bir parçası oluyor

Minecraft’e ilk kez bakan biri oyunu “ilkel” bulabilir. Grafikleri sade, ana kahramanı, belli bir amacı ya da seviye atlama hedefi yok. Ama dünyada yaklaşık 100 milyon kişi bu oyunu oynuyor. New York Üniversitesi’ndeki Game Center’ın hocalarından Matt Parker’a, Minecraft’i bu kadar özel kılan şeyin ne olduğunu sorduğumuzda, “Oyuncuları yaratıcılara dönüştürdüğünü” söylüyor. Milliyet’in sorularını yanıtlayan Parker’a göre kullanıcılar, ellerindeki küplerle diledikleri her şeyi inşa edebildiği oyunda bir izleyici olmanın ötesine geçip Minecraft’i sahipleniyor, oyunun parçası haline geliyor.

Time dergisine göre en etkili 100 kişiden biri

- Markus Persson şirketi satan kadar dünyanın en iyi patronları arasında sayılabilirdi. Mojang’ın 35 çalışanına 2012 yılında 3 milyon dolar dağıtan Persson, 2013’te de hepsini eşleriyle birlikte özel jetlerle Monaco’ya tatile götürmüştü.
- Mojang’ın satışına kadar Minecraft’ten yılda ortalama 100 milyon dolar kazanan Markus Persson, bir röportajında “Tek bir kez ürettiğim bir şeyden sürekli para kazanmak garip geliyor” demişti. Yine de prensip olarak parasının en fazla yarısını harcadığını söylüyor.
- Her yere özel jetiyle gidiyor. Hayranları için dev partiler veriyor. Stockholm’ün en lüks mahallelerinden birinde üç katlı bir penthouse’da yaşıyor. Ama bunlar ve son model bilgisayar kullanması dışında bir lüksü olmadığını söylüyor.
- Markus Persson’un Twitter’da 1.8 milyon takipçisi var. Tek bir kelimeyle istediği oyunun on binlerce kez indirilmesini sağlayacak kadar etkili. Time dergisi de Perrson’u dünyanın en etkili 100 kişisi arasında listeliyor.