Casio'nun Japonya'daki tesislerini gezen Ayla Dündar, dünya saat devinin evindeki izlenimlerini yazdı. Milliyet'te yer alan Ayla Dündar'ın haberi şöyle:

36 milyon nüfusuyla dünyanın en kalabalık ve en pahalı şehri Tokyo’dayım. Casio’nun Türkiye temsilcisi Ersa Saat’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ergün’le Japonların dünyasına adımımızı atıyoruz.  

Birbiriyle yarışan gökdelenler, kat kat otoyollar, hızlı tren ağlarıyla örülü şehrin akşam saatlerindeki ışıltısı göz kamaştırıcı... “Vay canına” diyorsunuz. 21. yüzyılı burada yaşıyorlar. Bir tek uçan arabalar eksik.
Japon sanatı ile harmanlanmış teknoloji insanı hiç rahatsız etmiyor. İlk bakışta bile gösterişten uzak, minimalist bir yaşam tarzını hissediyorsunuz. Shinjuku’da bulunan otelimize yerleşiyoruz.
Uzun bir yolculuktan sonra 15’inci katta şehrin ışıklarını seyrederek uykuya dalıyorum.

Fabrikada terlik hazır

Ertesi gün Casio’nun Yamagata’daki fabrikasına dakikliği ve hızıyla ünlü Shinkansen hızlı treniyle gidiyoruz. Tokyo’dan 3 saat sürüyor.
Fabrikayı ayakkabılarımızı çıkarıp, terliklerimizi giyerek dolaşıyoruz. Evimizdeki gibi. Japonlar acayip steril, ayrıca saygılı ve disiplinliler. Hayran kalmamak elde değil.

Çıraklıktan ustalığa...

Analog saatlerin yapıldığı bölümdeyiz. Sanki uzay üssü, astronotlar gibi giyinmişler, tıkır tıkır çalışıyorlar...
Burada günde 500 adet sadece premium saat üretiliyor. Fabrikada çalışan 500 kişinin yüzde 60’i kadın. Çıraklıktan ustalığa geçiş var.
Yamagata’daki fabrika Japonya’da tek. Casio’nun yüzde 95’nin halka açık olduğunu öğreniyoruz.
Bütün parçalar burada üretiliyor. Kayışından kutusuna, en minik parçasından kalıba kadar. Böylece üretim sürecini yüzde 100 kontrol altına almışlar.

Akıllı saat yağmuru!

Casio’nun CEO’su Hiroshi Nakamura ile buluşuyoruz. Bizi şirket merkezinde Türk bayraklarıyla karşılıyorlar. Yeni akıllı saatlerini 2016’da Basel World fuarında görücüye çıkaracağını söyleyen Nakamura, minik de bir ipucu veriyor. İki gündür yağan yağmuru örnek göstererek şunları söylüyor: “Dünkü gibi çok yağmur olduğunda akıllı saati kolunuzda taşıyamazdınız, en azından biz bu konforu mutlaka sunacağız. Suya dayanıklılık konusunda farklı olacak.”
Akıllı saat işinde dünyanın daha emekleme aşamasında olduğunu söyleyen Nakamura, “Gidilecek daha çok yol olduğunu” biliyor. “Hakikaten tam da ihtiyacım bu” dedirtecek bir akıllı saat üretmek için kolları sıvamışlar.
Peki Apple ve Samsung’un çıkardığı akıllı saatler... Nakamura, “Her ne kadar büyük bir gürültü çıkartıldı ise de, genelde akıllı saat modelleri başarısız oldu. Başarı için birkaç yeni versiyon çalışılmasına gerek var” görüşünü paylaşıyor.
Küresel krizden etkilenmediklerinin altını çizen Nakamura, aksine büyüme kaydettiklerinin altını çiziyor.
“Türkiye pazarıyla ilgili beklentileriniz nedir?” sorumuzu ise Nakamura, şu şekilde yanıtlıyor: “Gelişmiş ülkelerin çoğunda resesyon hakim. Euro bölgesi, Japonya, Çin hatta ABD gibi ülkelerde pazarın daralıyor olması, Türkiye gibi genç ve dinamik bir nüfusa sahip ülkeleri ön plana çıkarmakta ve değerli hale getiriyor. Bizim için Türkiye önemli bir pazar. Son zamanlardaki kurlar yüzünden saat sektörü de zorluk yaşıyor. Pazar büyümüyor.”

Türkler G-Shock istiyor

Nakamura, Türkiye’de saatte en sevilen marka seçildiklerini hatırlatarak, önceki yıllarda Metal Analog Quartz ve Edifice serisi tercih edilirken, günümüzde G-Shock saatlerinin tüketici tercihlerinde ön sırada yer aldığını bildiriyor.

Japonya notları

- Tokyo’daki İmparatorluk Sarayı su dolu hendeklerle çevrili. Sarayın içine girilemiyor.
- Aktif volkan Fuji Dağı’nın 5. İstasyonuna çıkacaktık ama aşırı yağmur nedeniyle iptal oldu.
- Yüzde 70’i ormanlarla kaplı bir ülke Japonya. Fuji’nin karlı zirvesini uzaktan görebildik.
- Ünlü markaların bulunduğu alışveriş merkezi Ginza’yı dolaşırken Ginza Corridor’u keşfettik. Japonları görünce biz de girdik kuyruğa ve en lezzetli suşileri burada yedik. Bir de ünlü balık halinde...
- Asakusa bölgesindeki Kannon Budist tapınağını ve çevresindeki otantik butikleri de gezdik.