Deri üretmede vasküler sistemin yokluğu en önemli engeldi. Kimya ve Biyoloji Mühendisliği’nde Yrd. Doç. Dr. Pankaj Karande araştırmaya önderlik ediyor. Daha önceki araştırmalarında, iki tür insan hücresi ile deri benzeri yapılar oluşturmak için biyo-mürekkep üretilebileceğini gösteren ilk çalışmalardan birini yapmıştı. Pankaj ve ekibi Yale Tıp Fakültesi’yle o günden beri ortak çalışmalar yürütüyor.

Bu makalede ise araştırmacılar kan damarlarının içinde yer alan insan endotelyal hücreleriyle , bunları saran insan perisit hücreleri ve hayvan kolajen ve yapısal hücreleri içeren bir formül uyguladı. Böylece hücreler iletişim kurarak biyolojik olarak ilişkili vasküler yapıyı oluşturabiliyor.

Yale ekibi oluşturulan bu damarlı deriyi , özel bir fare türüne yerleştirerek farenin kendi damarlarıyla iletişim kurmasını sağladı.

“Damarların iletişim kurması gerçekten çok önemli çünkü, böylece nakledilen bölgeye kan ve besin giderek, nakil deriyi canlı tutuyor, “ diyor Karande.

Bu yapıyı klinik aşamada kullanışlı hale getirmek için, araştırmacılar CRISPR benzeri bir teknolojiyle genetik olarak donör hücreleri düzenlemeliler. Böylece damarlar entegre olarak hastanın vücudu tarafından kabul edilecektir.

“Henüz bu aşamada olmasak da , bir adım daha yaklaşmış bulnuyoruz,” diyor Karande.

“Bu önemli gelişmeler sayesinde hassas tıbbi biyo basım yapabilir, özel durumlar için çözümler üretilerek bireyler tedavi edilebilir. Rensselaer ‘daki mühendislerin yaptığı bu çalışma da mükemmel bir örnek teşkil ediyor,” diyor CBIS direktörü Deepak Vashishth Karanda bu tedavilerin asıl adresi olan yanık hastaları için, daha fazla çalışma yapılması gerektiğini, çünkü bu hastalar için sinir ve vasküler uçlar gerektiğinin altını çiziyor. Yine de yapılan bu çalışmalar diyabetik ülser hastalarını tedavi etmek için bir adım daha yaklaşıldığını gösteriyor.