Donanım konusunda Google'ın iyi bir sicilinin olmadığını kabul ediyorum. Ancak yine de kalemi 360 derece takla atan ve tablet gibi kullanılan Pixelbook'u denemekten kimse beni alıkoyamaz diye düşündüm. Pixelbook Ekim 2017'de ortaya çıktığından bu yana neredeyse iki yıl geçti. Güncellenen işlemcilere ve detaylara rağmen duyurulduğu göz önüne alındığında, yıl bitmeden Pixelbook 2 karşımıza çıkarsa şaşırmam. Ben yine de Pixelbook'u denemeye kararlıydım. Ürün hem çok şık gümüş renkte ve dokunmatik ekrana rağmen hafif ve ince bir tasarıma sahipti. Yanında bir Pixel 3A ile birlikte tüm platformunu deneme fırsatını da kaçırmak istemedim. Yani Chrome OS ve Android işletim sistemi ile Google uygulamalarıyla uçtan uca bir Google deneyimi yaşadım. İnternet bağlantısı uzağınızda değilse harika bir cihaz. Gri renkte kılıfı ve gümüş rengi kalemiyle Pixelbook oldukça çekici bir cihaz oluyor. Chrome OS işletim sistemiyle birlikte sorunsuz çalışması, bulut tabanlı uygulamalarla zenginleşen kullanım deneyimi uzun süre kendine bağımlı hale getiriyor. Google ekosistemindeki cihazları kullanmayı seviyorsanız, tek kelimeyle Pixelbook hayalinizdeki cihaz olabilir. Ancak Türkiye'de henüz resmi satışı olmadığını söyleyelim.

TABLET VEYA DİZÜSTÜ

Yola çıkarken yanımda taşıdığım dokunmatik ekranın ne kadar işe yarayacağını başta düşünememiştim. Ancak Pixelbook'u hem tablet hem de dizüstü bilgisayar gibi kullanmak ödül gibi oldu. 360 derece katlanıp dönebilen ekran şimdiye kadar kullandığım cihazlar açısından bakınca harikaydı. Büyük harf için kullanılan menü tuşu dahil pek çok tuşu istediğiniz gibi kişiselleştirebiliyorsunuz. Böylece alışkanlıklarınızın izinden yürümeniz sorun olmuyor. Pil ömrü dokunmatik ekranlı bir canavarı düşündüğünüzde çok sorun olmadı. Üstelik dokunmatik ekranı özellikle video izlerken hayatımı kolaylaştırdı. Tek sorun ekranın çerçevesinin akranlarından büyük olmasıydı. Ancak dokunmatik ekran istiyorsanız, bedel ödemek zorundasınız. Belki Pixelbook 2 çıktığında en önemli detaylardan biri bu olacak.

EN GÜÇLÜ SEÇENEK

Eğer Google Gmail ve Google Drive kullanıyorsanız, sürekli cihaz değiştirmek zorunda kalıp bulut tabanlı kullanıma yatkınsanız, Chromebook iyi bir alternatif olarak karşınıza çıkıyor. Şimdi detaylara baktığınızda dokunmatik ekran iyi bir seçenek sunuyor. Teknoloji meraklılarının dilinden konuşursak Pixebook'un temel sürümü Core i5 CPU, 8 GB RAM ve 128 GB solid-state sürücü (SSD) ile geliyor ve siz de isterseniz bunu Core i7 ve 16 GB'a yükseltebiliyorsunuz. 1000 dolar civarından satılıyor. Ben Bestbuy'dan Core i7 işlemcili versiyonunu sırf kutusundan çıkarılıp iade edildiği için 290 dolar ucuza aldım. Kılıf ve kalemle bu indirimin keyfini çıkardım. Pil ömrü bir gün boyunca şarj etmeden kullanmak için yeterli. Ürün tasarımı Macbook kadar havalı. Hele kılıfı ve kalemiyle birlikte bakınca daha da iyi durduğunu söyleyebilirim.

Kalem taşımaya hazırım

Google Pixelbook kullanana kadar kalemin bu kadar etkili olacağını düşünmüyordum. Eğer dilini Türkçe değil, İngilizce seçerseniz, kalemin Google Asistan özelliğini de kullanabiliyorsunuz. 100 dolar etiket fiyatıyla karşımıza çıkan Pixelbook Pen, hemen yan tarafındaki tuş sayesinde Google Asistan ile çalışan tek kalem olarak karşımıza çıkıyor. Tuşa basılı tutup bir metni daire içine alınca Google Asistan'a komut verebilir hale geliyorsunuz. Genellikle basit bir web araması veya çeviri konusunda yardımcı olabiliyor. Ben daha çok fotoğraflarla uğraşırken kullandım.

Masada çalışırken yere düşürdüm

Google Pixelbook'u bir ay boyunca elimden düşürmeden kullandım desem yalan olur. Çünkü elimden düştü. Üstelik deniz kenarında sağanak yağmura yakalanmışken kapağı kapalı şekilde yere düştü. Ancak şanslıymışım ki, çizik bile olmadan kurtuldum. Bu gövdesindeki malzemeden olabilir. Ancak en önemli özelliği çok ince ve hafif olmasına rağmen pil ömrünün gün boyu kullanılabilir olması. Açıkçası beklemediğim bir durumdu. Bir akıllı telefon gibi sürekli kullanıma hazır olması da deneyimi keyifli kılıyordu. Ekran çerçevesinin kalın olması dışında beni üzen bir şey olmadı. Ancak sanırım yeni nesilde o da sorun olmaktan çıkacak.

Otomobil tutkusu telefonla yarışıyor

Yaklaşık altı yıl önce iPhone 5 piyasaya çıkmadan önce telefonu elimde gören bir güvenlik görevlisi telefonla selfie çekmek istemişti. Şimdi aynı tutkuyu Mercedes Pick-up kullanırken selfie çeken insanları görünce hissettim. Markanın gücü mü, pick-up'ın çekiciliği bilemem... Arkadaşını tanımak istiyorsan, onunla seyahate çıkmanı önerirler. Bunun doğru bir teori olduğunu pek çok kez gördüm. Yol sürprizlerle doluysa daha da keyiflidir. Hayatımda ilk pick-up deneyimini Adana'nın Ceyhan ilçesinde koldan vitesli Amerikan otomobillerinde yaşadım. Altı silindirli bir canavarın sesini araziye dişlerini geçirirken hissettim. O zaman çiftçi çocukları ergenliğe adım atmadan traktörde araç sürmeyi öğrenirdi. 15 yaşından itibaren Renault Toros ve pickup'lar babadan habersiz garajdan kaçırılırdı. 18 yaşında sekiz silindirli canavarlara hakim olmak çok zordu. Şimdi yıllar sonra Trabzon'un şehir trafiğinde yol alırken öndeki araçta bir kadın telefon tuttuğu elini iyice çıkarıp selfie çeker gibi kullandığım aracı çekti. Ardından mola yerinde Gürcü bir turist merakına yenik düşüp araçla fotoğraf çekimi yapmak için izin istedi. Gerçekten çok şaşırdım. Peki, otomobilleri bu kadar çekici kılan şey nedir?

YÜKÜNÜ UNUTAN CANAVAR

Güçlü kaslara sahip çevik bir hayvanı gözünüzün önüne getirin. En zorlu koşullarda hayatta kalmayı başaran, her tür arazi koşulunda gücünü gösteren bir hayvan düşünün. İşte böylesine güçlü bir aracı uysal bir yönetim paneliyle birleştirmek Mercedes'in yeni işi olmuş. Bu güçlü araçla yaşadığım Karadeniz seyahatinde fındık sepeti de çay dolu denkleri de taşıdım. Hep karşıma kadınlar çıktı. Kadınların hikayesini dinlemeden Karadeniz'de neler olup bittiğini anlamak kolay değil... Araca bir tonluk yükü çerez gibi yüklemek mümkün. Keza konforlu ekrandan her şeyi takip etmek de... Ancak arka kapak açılınca uyarı gelse ne iyi olurdu. Çünkü kilitleme alışkanlığını geliştirmek kolay olmuyor. Bu kadar özel pick-up için bu lüks değil diye düşündüm.

İlhamını su damlasından alıyor

Şimdi başlığa bakarak romantik bir ürün deneyimi yazısı beklemeyin. Vitrine çıkan ürüne bakıyoruz. Türk Telekom mağazalarında satışa çıkan Oppo A5s telefonunun 6.2 inçlik ekran boyu elde taşımaya uygun. Aynı zaman da 19:9 en-boy oranına ve 1520x720 piksel çözünürlüğe sahip. Yani fotoğraf ve videolar için keyifli deneyim sunuyor. Yenilikçi tasarım yaklaşımıyla kulaklık, kamera ve ışık sensörünün tümü ekranın üstündeki su damlası bölümüne entegre edilmiş. Kullanıcılar, mobil oyun oynamaktan video izlemeye ve internette gezinmeye kadar benzersiz ve etkileyici bir deneyimin tadını çıkarabiliyor. OPPO A5s'in arka kapağı ve çerçevesi, titiz tasarımı ile dikkat çekiyor. Telefonun ayna kaplaması, arka kapağın dokusunun standart metal versiyondan daha pürüzsüz ve çarpıcı bir görsel deneyim oluşturmak için ışık akışlarını toplamasını sağlıyor. OPPO A5s'de, düz ayna yüzeyin bir elin avuç içinde rahat bir şekilde durabilmesi için 3D termal bükme teknolojisi kullanılıyor. Bu teknoloji, dört kavisli kenarın 2.5D arka kapakta daha rahat oturmasını sağlamakla birlikte, aynı zamanda cihaza ince tasarıma sahip olma niteliğini kazandırıyor. Sadece 0.64 mm kalınlığıyla dikkatleri üzerine topluyor.

Yeni iPhone için olay yerinde olacağız!

Tam 10 yıl önce ilk iPhone toplantısı için davet almıştım! O zaman efsane CEO Steve Jobsdireksiyonun başındaydı. Apple 3GS'ten sonra yeni yeni Türkiye'de operatörler aracılığıyla satışa başlamıştı. 26 Eylül'de başlayan satış için Bağdat Caddesi'ndeki mağazadaydım. Gece yarısından sonra başlayacak satış için kuyruğa girenleri gören yaşlı bir amca "Ne bekliyor bunlar" diye sordu. Hemen ardından da "Bu iPhone nedir" diye bir soru daha yöneltti. Peki, Apple'ı 'kutsal kase' haline getiren güç nedir? Tasarımından mağazada satışına kadar ürünün kullanıcı deneyimi yolculuğu için hazırlık yapılan ilk ürün olması mı? Aslında eskisine göre sürprizler azaldı mı? Evet. Bu son derece doğal. Yine de biz bu yılın heyecanını yaşamak için olay yerinde olacağız. Önce iki operatörle başlayan iPhone satışları artık tüm operatörlerin mağazalarında oluyor. Türk Telekom bayilerinde de yeni iPhone'un ne zaman ve hangi etiket fiyatıyla satılacağını tahmin etmek kolay değil. Ancak büyük ekranlı Max serisinin Samsung Galaxy Note10+'da olduğu gibi 10 bin TL'nin hemen altında başlangıç fiyatıyla çıkması ve ekim ayında satılmasını bekliyoruz.