Çin ve ABD arasındaki rekabetin teknolojik boyutu artık sokaktaki insanın da gündeminde. İşin içine akıllı telefonlar girince herkes dikkat kesildi. Komplo teorileriyle alevlenen son gelişmeler Huawei telefonu olanları tedirgin etmeye yetti.

Sabah Gazetesi'nden Timur Sırt merak edilen o sorulara yanıt aradı. İşte o yazı... "Huawei marka telefonlar çalışmayacak", "Huawei marka telefonlara destek verilmeyecek" şeklinde şehir efsaneleri aldı yürüdü. Peki durumun bu hale gelmesinde Huawei ve Google'ın sorumluluğu yok mu? Kullanıcının tedirgin edilmeden olay çözülemez miydi? Huawei olaylar büyümeden önlem alamaz mıydı? Google, "Emir demiri keser" diyerek kararnameyi uygulayacağını açıklarken tüketicilerle ilgili kafa karışıklığı yaratacağını düşünemez miydi?

ŞİMDİ NE OLACAK?

Yasakların uygulanmasıyla ilgili henüz kesinleşmiş tarihler yok. Ancak 90 günlük bir süre konuşuluyor. Huawei telefonu olanlar için ileriye dönük kapanma gibi bir karar şimdilik yok. Yani telefonlar kullanılmaya devam edecek. Karar takvime bağlı olarak gelecekte bu marka telefonları alanları ise büyük ölçüde etkileyecek. Örneğin eylül ya da ekimde piyasaya sürülmesi beklenen Huawei Mate 30 modelinin durumu bu anlamda önemli. Bu konunun nasıl çözümleneceği ileriki günlerde daha net ortaya çıkacak.

OLAYLARIN KISA TARİHİ

Önce başa dönelim ve olaylar nasıl gelişti şöyle bir bakalım: Yıl sonunda cirosunun 100 milyar dolar olması beklenen Çinli Huawei'ye yönelik casusluk suçlamaları yeni değil. Suçlamalar dünyanın farklı ülkelerinde ortaya çıktı. Şirketin finanstan sorumlu üst düzey yöneticisinin Kanada'da gözaltına alınmasıyla da doruk noktasına ulaştı. Olayın ikinci perdesi ABD Başkanı Trump'ın yasakları gündeme taşıyan kararnamesiyle başladı. İlk olarak Google "Emret Başkanım" diyerek yasağı uygulamak için harekete geçti. Google'ı, işlemci üreticileri Qualcomm ve Intel takip etti. Kendi işlemcilerini üreten Huawei için yasakların Arm tabanlı işlemcilere yayılması ise krizi derinleştiren etken oldu.

EKONOMİK DEĞİL GÜVENLİK

Olayların başından bu yana ABD tarafı olayın ekonomik değil, siyasi olduğunu ısrarla vurguluyor. ABD'li yetkililer Huawei şirketinin şebeke ve ekipmanlar üzerinden casusluk yaptığına ilişkin açıklamalar yapıyor. Ancak bu konuda somut deliller ve kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Kararı alan, ABD Ticaret Bakanlığı'na bağlı bir daire. Yani olayın yalnızca güvenlik olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak Çinli Huawei de sütten çıkmış ak kaşık değil. Sonuçta Çin hükümetinin istediği bir veriye Huawei yetkililerinin "Hayır" deme şansının olmadığını biliyoruz. Çin yasaklardan örülü duvarlarla kendi pazarını korurken diğer ülkelere pervasızca girerek büyüme konusunda pek kural tanımıyor.

UÇAN KUŞA BİLE YASAK

Çin'in uzun süredir internet üzerinden uyguladığı yasakları biliyoruz. Neredeyse uçan kuşa bile yasakların uygulandığı ülkenin hava sahasına girdiğiniz andan itibaren yasaklar başlıyor. Twitter, Facebook, Whatsapp ve Google gibi tüm popüler sosyal medya uygulamaları çalışmaz hale geliyor. Ancak bir VPN uygulamasıyla yasakları aşabiliyorsunuz. Çin'deki bir internet kullanıcısında Google servisleri çalışmıyor. Whatsapp yerine We- Chat, Amazon yerine Alibaba, Google yerine Baidoo arama motoru kullanılıyor. ABD'li internet devleri kararname sayesinde Huawei şirketine aba altından sopa gösteriyor: "ABD'li internet devlerinin uygulamalarını ve teknolojisini kullanarak dünyaya satış yapamazsın" mesajı veriyor. Bu da dünyada satılan Huawei telefonların Çin'de satılan telefonlara dönüşmesi riski taşıyor. Ayrıca Çin'de iş yapmak isteyen girişimler, şirketin yüzde 51 hissesini Çinli ortağına devretmek zorunda.

MAZLUM ÇİNLİ ALGISI
Olayın tüm yönlerini bilmeden Çinli şirkete arka çıkıp masum göstermeye çalışmak ne kadar doğru değilse, kavganın ticari boyutunun olmadığını söylemek de o kadar yanlış. Evet Çinli teknoloji şirketlerinin hızlı büyümesi rakiplerini korkutuyor olabilir. Ancak asıl önemlisi kurallarını ABD'nin belirlediği ticaret dünyasında Huawei başta olmak üzere Çinli şirketlerin bugünün ve geleceğin ticaretinin döneceği yapay sinir ağlarını ele geçirmeye başlamasının yarattığı tedirginlik. Ancak bu tehdit sadece ABD için değil, koşulsuz ve rekabete kapalı şekilde Çinli şirketlere pazarı teslim eden tüm ülkeler için geçerli.

'SİYAH KUĞU' SÜRPRİZİ BEKLEYENLER

Çinli Huawei şirketinin Schenzen şehrinde içerisinde üniversitenin de bulunduğu dev bir kampüs alanı var. Kampüsteki gölde siyah kuğular geziniyor. Finansal piyasalar için sürpriz anlamı taşıyan siyah kuğunun yarattığı çağrışım rakiplerini tedirgin edebilir. Yazar Nassim Nicholas Taleb'in "Tek bir gözlem, milyonlarca beyaz kuğunun binlerce yıldır teyit etmiş olduğu genel bir kanıyı geçersiz kılabilir. Bunun için tek bir siyah kuğu yeterli" sözüyle tarif ettiği The Black Swan (Siyah Kuğu) teorisi Huawei'nin sürpriz yapabilecek bir şirket olduğu algısını yaratıyor. İşletim sistemi üzerine çalıştığı bilinen Huawei'nin bu konuda kısa vadede bir sürprizle ortaya çıkması çok zor. Sonuçta mobil işletim sistemi 10 yıl öncesine göre teknolojiden çok sahip olduğunuz ekosistemin gücüne bağlı. Yani binlerce uygulama geliştiriciyle Google, Apple ve Amazon'un kurduğu ilişkinin derinliğini küresel boyutta Çinli bir şirketin uygulaması çok zor. Donanım ve işlemci tarafında ise riskler giderek artıyor.

TELEFONLAR BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ

Huawei tartışması buzdağının görünen yüzü. Oysa buzdağının altında 5G ile birlikte tüm makinelerin, insanların yapay sinir ağlarına yerleşecek 5G altyapısı var ki, hepsinden daha önemli. Gelecekte tüm ekonominin, sağlığın, enerjinin, güvenliğin ve iletişimin bu ağ üzerinden olacağını düşünecek olursanız, kavganın sebebi daha iyi anlaşılır. Huawei tepe yönetiminin açıklamaları kavgaya da, işbirliğine de hazır olduklarını gösteriyor. Yani "Kendi başımızın çaresine de bakarız" diyerek kavgaya veya "Ticarete devam edebiliriz" diyerek işbirliğine hazırız mesajı veriyor