Bilgisayar korsanları geçtiğimiz cuma günü evimizde internete bağlı ne cihaz varsa ona ulaşmayı başarmış.
Teknoloji Editörümüz Ahmet Can’ın dün yazdığı habere göre ele geçirdikleri cihaz kimlikleriyle dünyada Twitter dahil binlerce internet platformunu kilitlemişler. Şimdi saldırganların kamera görüntülerine kadar ulaşmasından korkuluyor. İşte bu korku uzun zamandır otomobil üreticileri ve sahipleri tarafından da yaşanıyor. Özellikle Japonlar bu konudaki en hassas kişiler. Bilmeyenler için hatırlatalım; geçtiğimiz yıl güvenlik uzmanları Charlie Miller ve Chris Valasek, ABD’de Jeep Cherokee marka araçların kontrolünü yaklaşık 16 km uzaktan sadece bir bilgisayar ile ele geçirerek, araçlarında internet bağlantısı bulunan sürücülerin hayatlarının nasıl tehlikede olabileceğini ortaya koymuştu. ‘Unconnect’ adlı yazılım ile otomobillerin bilgisayar sistemlerinin ele geçirebileceğinin anlaşılmasının ardından, Fiat Chrysler Grubu 1.4 milyon aracı geri çağırmıştı. Aynı uzmanlar Toyota ve Ford modellerinde de benzer testleri yaptılar ve sonuç aynı.

150 MİLYON ONLINE ARAÇ

Yapılan bu testler açıkçası internete bağlı olan araçların siber saldırılara karşı güvenliğini sağlamaktan kim sorumlu olduğu sorusunu da akıllara getirdi. Araştırmalara göre, bugün satılan araçların 3’te 1’i internete bağlanabiliyor. 2020 yılında ise dünya genelinde internet bağlantısı olan otomobil sayısı 150 milyonu aşması bekleniyor. Uzmanlar, internet üzerinden çok sayıda otomobili hedef alan büyük ölçekli saldırılar düzenlenebileceğine dikkati çekerken, “Bilgisayar korsanları, otomobillerin güvenlik sistemlerini ele geçirebilir, direksiyonu, frenleri etkileyerek insan hayatını tehlikeye sokabilir” yorumunu yapıyor.

Bugün navigasyon, eğlence, telefon araması, trafik raporu, hava tahmini gibi otomobillerde internet bağlantısı olmasını gerektiren pek çok iyi sebep var. Ancak internete bağlı olan her şeyin potansiyel olarak siber saldırılara açık olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Geçtiğimiz hafta internete bağlı buzdolabına bile sızan siber korsanların otomobile saldırmamasını beklemek gülünç olur. Bu konuda otomotiv firmalarının özel güvenlik önlemi almadan ulaşımda internetin kullanılmaması gerektiğini, bunun yerine özel olarak hazırlanmış, ısmarlama güvenlik protokollerini içeren farklı ağlar kurulmasının gerekliliğinin altı çiziliyor. Benim asıl merak ettiğim ise otonom yani sürücüsüz araçların hayatımıza tam anlamıyla girdikten sonra ne olacağı? Çünkü internet ve teknoloji kullanımı bu araçlarda en üst seviyeye çıkacak. Hatta önümüzdeki dönemde sürücüsüz otomobillerde kullanılacak 5G gibi bağlantılar siber korsanlar için bulunmaz fırsat yaratacak. Düşünün araç kendi kendine giderken siz arkada uyuyorsunuz, korsanlar araca sızıp sizi istediği yere istediği şekilde götürebilir. Siber saldırılara yönelik Amerika ve Avrupa’da çeşitli önlemler üzerinde çalışılıyor ama bu işin şakası yok. Tesla’nın geçtiğimiz hafta videosunu yayınladığı en son nesil otonom otomobili izledikten sonra sürücüsüz araçların hayatımıza girmesine çok az kaldığı unutulmamalı.

AKILLI TEKNOLOJİLER HAYAT KURTARIR

KUŞKUSUZ siber korsanlar saldıracak diye otomotiv sektöründe teknoloji geliştirmemek gibi bir durum söz konusu olamaz. Çünkü akıllı teknolojiler bugün trafikte can kayıplarının önüne geçmekte en önemli gelişme olarak ortaya çıkıyor. Düşünün ki İsveçli Volvo, yeni nesil teknolojiler sayesinde ‘2020 yılından itibaren bizim araçlarımız kimseyi öldürmeyecek’ iddiasında bile bulunuyor. Bu yüzden teknolojileri geliştirirken bunun güvenlik tarafını da dikkate alırsak bence sorun yaşamayız. Akıllı teknolojiler konusunda ülkemizden son bir örnek Koç Holding şirketlerinden Otokar’dan geldi. Otokar, İstanbul Ulaşım Haberleşme ve Güvenlik Teknolojileri Sanayi (İSBAK) ve KoçSistem ile birlikte 2 yılda tamamladığı ‘Comosef Projesi’ ile araçlara bir akıllı elektronik sistemi yerleştirecek. Bu sayede sürücülere yol durumu, hava durumu, trafik sinyali ve hız önerisi hakkında sesli ve görsel bilgi verilerek kazaların önlenmesi amaçlanıyor. Yani araçlarda teknoloji olmazsa olmaz. Tek yapılması gereken, bu teknolojileri geliştirirken sızmaları da dikkate almamız.