Teknoloji inanılmaz bir hızla ilerliyor ve o hıza yetişmek neredeyse imkansız. Çoğu gelişmeye çabuk uyum sağlasak da, bazen bir bilim-kurgu filmi setindeymişiz gibi hissediyoruz. Dünya Ekonomik Forumu(WEF)'nun dün yayınlanan Mesleklerin Geleceği raporunda, teknolojinin bu hızına bazı iş kollarının uyum sağlayıp sağlayamayacağı inceleniyor ve durum mevcut istihdam açısından riskler taşıyor.

Teknolojik gelişmelere bakıldığında, iş dünyasında yapay zekaya sahip robotların kullanımı çok da uzak görünmüyor. Ancak bütün bu gelişmeler, bazı meslekleri ise pek etkilemeyecek. Mesela, empati gerektiren, sosyal beceri ve insani ilişkilerin öne çıktığı, öğretmenler, doktorlar, psikologlar, polis gibi.. 

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan rapora göre, gelişmiş teknolojilerin 2020 yılı itibariyle 5 milyon istihdam kaybına neden olabileceği belirtiliyor.

Raporda, yapay zeka, robot teknolojisi ve biyoteknolojinin geçmiş sanayi devrimlerine benzer şekilde iş dünyasını altüst edebileceğine dikkat çekildi.

Dünyanın en zengin ülkelerinde 7,1 milyon istihdam kaybı yaşanabileceği, söz konusu kayıpların teknoloji, profesyonel hizmetler ve medya gibi alanlarda yaratılacak 2,1 milyon iş ile kısmen dengeleneceği belirtildi.

Dünya Ekonomik Forumu Kurucusu ve Başkanı Klaus Schwab, değişikliklere ayak uydurmak ve en kötü senaryodan kaçınmak isteyen ülkelerin işgücünü dönüştürmeye yatırım yapmaları gerektiğini dile getirdi.

Türkiye ile ilgili sonuçlara baktığımızda Nanosistem Mühendisi gibi yeni yeni gelişen alanlarda henüz kalifiye iş gücünün olmadığı göze ilk çarpan nokta. 2020’ye kadar artması beklenen bu ihtiyaca cevap verebilecek kişilerin talebe cevap verememesi büyük olasılık, yani bu alanlarda iş veren açısından işe alım güçlüğü yaşanacak.



Türkiye’nin iş gücü dağılımında tarım, hayvancılık, ulaşım, lojistik ve üretim belirgin bir ağırlığa sahip. Söz konusu alanlarda, gelişen robotik teknolojisinden en çok etkilenecek işlerin yer alıyor olması, bugün halihazırda azınlıkta olan bilgisayar ve mühendislik alanlarına çok daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğine işaret ediyor.

Türkiye’de endüstrileri etkileyen en önemli trendler arasında ilk sırada iş ortamındaki değişiklikler yer alıyor; onu mobil internet ve gelişmekte olan pazarlarda orta sınıfın yükselişi izliyor. Ülkenin geleceğin iş gücüne yönelik dönüşümde, ilgili faktörleri yeterince anlayamaması, kaynak sınırlamaları ve şirketlerin hissedarları tarafında kısa vadeli kar etmeye yönelik yönetime uyguladığı baskı önemli engeller arasında.



Dördüncü Endüstriyel Devrimi için geri sayım hızla sürerken, özel kurumların iş gücünü yeniden teknoloji odaklı eğitmesi gerektiği belirtiliyor raporda. Hükümetlere ise tahmin edebileceğiniz gibi çok büyük bir rol düşüyor.


Raporun orjinali için buraya tıklayın.