İnternete bağlanmak için Gebze'deki sunucuyu, şehirlerarası tarifeden aradığımız çağlardı. Sonra ODTÜ'nün katkısı ve derken Bilkent'ten Mustafa Akgül'ün gayretleriyle tanıştık.
Kendisi, internetin özgürleşme yolunda hayati önemine inanır ve İnternet Haftası etkinlikleri, panel, sempozyum, çalıştaylarla bu fırsatı kaçırmamamız gerektiğini anlatır dururdu.
Bıkmadan usanmadan...
İnternet Kurulu'nu birlikte kurduk, orada alan adlarından Türk Telekom hatlarına, internet hukukundan akademik ağlara dek altyapı ve üstyapıya dair her sorunu masaya yatırdık, Meclis'te kanun yapıcılara bilgi aktardık.
Bugün internet alanında geldiğimiz noktada yukarıda anlattığım sorunlar size basit gelebilir. Ancak o dönemde bütün bunlar hayati önemi haizdi ve Mustafa Akgül, fikri takibi, sabrı, öğreticiliğiyle hem binlerce talebe yetiştirdi hem de internetin bir hayat tarzı haline gelmesini sağladı.
Tam da bu yüzden Türkiye'de "İnternetin Babası" unvanını hak etti ve şimdi de Hakk'a yürüdü.
Daha yapacak çok dersi, yazacak çok makalesi varken...
Eskiler "akranı yetim" olmaktan söz eder... Yola çıktığın akranlarının vefatını anlatır. Hazan mevsimi gibi geçiyor bu hafta. Önce İTO Başkanı İbrahim Çağlar, sonra sevgili meslektaşım Altan Tanman ve şimdi de aziz dost Mustafa Akgül...
Erol Bilecik "Türkiye'de internetin gelişimi eğer bir kitap olsaydı, önsözü de sonsözü de ona ait olurdu" diyor Doç. Dr. Mustafa Akgül için. Benim merhuma dair önsözüm, "iyi ki böyle bir vizyoneri tanıdım"; sonsözüm de "Allah rahmet etsin, nur içinde yatsın" olur.(Şeref Oğuz/Sabah)