Sadi Özdemir, Hürriyet'teki yazısında internet güvenlik sisteminde global pazarda yüzde 30 paya ulaşan Comodo'nun patronu Melih Abdulhayoğlu'nun başarı öyküsünü yazdı. İşte Özdemir'in yazısı; Dünya genelinde internetin güvenlik sisteminde (https, ssl) yüzde 30 pazar payına ulaşan 5 milyar dolar değerindeki Comodo’nun patronu Antakyalı Melih Abdulhayoğlu, Türkiye’de ‘beyin avına’ başladı. Abdulhayaoğlu’nun ekibine kattığı son dehası Ebubekir isimli Rizeli bir çoban.
Türk medyası bir süredir, ABD merkezli Comodo’nun patronu Melih Abdulhayoğlu’nu yazıyor. Kendisi Antakyalı ve Londra’da üniversite okurken ikinci sınıfta ilk buluşunu yapmış. 1998’de kurduğu Comodo en baştan beri internet güvenlik yazılımlarına odaklanmış. Bazı otoriteler küresel bazda yüzde 30 pazar payına ulaşan Comodo’ya 5 milyar dolar piyasa değeri biçiyor. Abdulhayoğlu, ODTÜ ve TÜBİTAK ile iki ayrı ekip kurarak Türkiye için de çalışmaya başladı ve Türkiye’de ilk patentli yazılımları üreterek çok yakında küresel lansmanlarını yapacak. Şu anda Türikye’deki ekipleri küçük. Ancak, üzerinde çalıştığı 26 proje için, 350 bilgisayar mühendisi alacağını söylüyor. En son, Rizeli bir çoban diye anlattğı (Ebubekir) dehayı ekibe katmış ve üniversiteye başlatmış. Melih Abdulhayoğlu şöyle anlatıyor öyküsünü:

BERBAT BİR ÖĞRENCİYDİM

Antakyalıyım ve 18 yaşına kadar Antakya’daydım. Babam (Memduh) ekmek fabrikası olan esnaftı. İngiltere’ye gittim ve gidiş o gidiş. Orada bilgisayar mühendisliği okudum. 6 yaşımdan itibaren elekroniğe meraklıydım ve ‘büyüyünce elektronik mühendisi olacağım’ diyordum. Elektronik devrelerle oynayarak büyüdüm. Radyoları, teypleri söker toplardım. Lehim yapardım v.s. Çok kötü bir öğrenciydim. Çünkü kafamda hedefim vardı ama okulda bana alakasız şeyleri ezberletiyorlardı. Nehirlerin uzunluğu, dağların yüksekliği v.s. Annem beni ‘ders çalışmazsan elektronik eşyalarını çöpe atarım’ diye çalıştırıyordu.

BULUŞ YAPTIM 5 BİN PAUND VERDİLER

Londra’da üniversİte 2’nci sınıfta klavyelerle ilgili bir icat yaptım ve İngiliz devleti bana 5 bin sterlin ödül verdi. Buluşun patentini aldı. Müthiş teşvik ediyorlardı. Bende ‘icat çıkartmaya’ devam ettim. 1998’de kendi şirketim Comodo’yu kurdum. En baştan itibaren internetin güvenlik sorununa odaklandım ve bu yönde yazılımlar geliştirdim. İlk başta bilgisayar oyunlarının kopyalanmasını önleyen, kiralanmasını sağlayan bir yazılım yaptık. 2002’den itibaren de kârlı bir şirket haline geldik.

MERKEZİ ABD’YE TAŞIDIM

Malum dünyada bilişimin merkezi ABD ve ben de 2002’de oğlum doğunca şirketin merkezini ABD’ye (New Jersey) taşıdım. Çünkü ayda 1 hafta ABD’de olmam gerekiyordu. ‘Https’ olarak gördüğünüz, en çok da ödeme sistemlerinin güvenliğini sağlayan güvenlik sistemleri (digital sertifikalar) bizim eserimiz. Antivirüs yazılımları v.s. Küresel bazda pazar payımız yüzde 30. Dünya genelinde farklı noktalarda (Hindistan, Ukrayna, Romanya, Türkiye) 1200 kişilik istihdamımız var. Türkiye’nin siber güvenlik açısından çok zayıf olduğunu gördük ve Türkiye’de bu konuda emniyet, MİT, genel kurmay (Siber GÜvenlik Komutanlığı), TÜBİTAK, ODTÜ gibi kurumlarla ortak çalışmaya başladık. Ayrıca, Türkiye’deki ekiplerimizin geliştirdiği bazı programların (patentli) küresel lansmanlarını da yakında yapacağız. Elimizde yeni 26 proje var ve her biri 10-15 kişilik 26 ekip gerektiriyor. 350 civarında mühendis bulsak işe alacağız.

İYİ MÜHENDİSLER VAR AMA UZMANLIK YOK

Türkiye'de ABD’deki şirket-üniversite-devlet ekosistemini kurmaya çalıştıklarını anlatan Melih Abdulhayoğlu, şöyle konuşuyor: “Türkiye’de mühendisler iyi yetişiyor ama uzmanlık yok. ‘Üniversiteler şirketlerle nasıl çalışacak’ standart ve hızlı prosedür oluşmamış. Biz bu ekosistemi kurarsak, bilişimde çok büyük üretimler yapılabilir ve patentler çıkabilir. Türkiye’deki ekibimiz yakın zamanda bir çobanı keşfetti. Adı Ebubekir, bizim ekip uzaktan güvenlik analizi vermiş. Çok başarılı çözüp göndermiş ama 2-3 gün ulaşılamaz oluyormuş. ‘Neden ortadan kayboluyorsun’ diye sorunca, ‘abi ben çobanım yaylaya çıkınca internet olmuyor’ demiş. Bu delikanlıyı aldık ve burs vererek üniversiteye başlattık. Ekibe kattık. Bir başka arkadaş ABD’ye giderken havaalanında çevirdik, aldık.”