Türkiye bilişim pazarında hâlâ donanım yatırımları ağırlıkta. ABD ve AB (Avrupa Birliği) ülkelerin de toplam bilgi teknolojileri yatıranları içinde yüzde 30’lar civarında olan donanım yatırımları oram, ülkemizde yüzde 70’in üzerinde seyrediyor. Gelişmiş ülkelerde ise donanıma bağlı sabit yatırımlardan daha esnek modellere geçiş var. Yapılan araştırmalar, bulut bilişiminin önümüzdeki beş yıl içinde AB ekonomisine yaklaşık 350 milyar euro’luk bir katkı sağlayacağını öngörüyor. Türkiye’nin de bulut mimarisi ile bu yola girmesi gerektiği düşüncesi yaygın. Bulut bilişime dönük yatırımlar son yıllarda hızla artarken şimdilerde teknoloji dünyasında en sıcak gündem maddesini ‘hibrit bulut’ kavramı oluşturuyor.
 
TEKNOLOJİDE YENİ BİR KAVRAM
 
Sahip olduğunuz tüm uygulama, program ve verilerinizin sanal bir sunucuda yani bulutta depolanması ve internete bağlı olduğunuz herhangi bir ortamda cihazlarınız aracılığıyla bu bilgilere, verilere, programlara kolayca ulaşım sağlayabildiğiniz hizmetler bütününe ‘bulut bilişim’ deniyor. Peki yeni bir kavram olarak hibrid bulut nedir, ne işe yarar?
Hibrit bulut, en özet ifadesiyle özel (private) ve açık (public) bulut seçeneklerinin birlikte kullanıldığı bir model olarak tanımlanıyor. Şimdi bu kavramları birer birer açalım...
Şirket bünyesinde oluşturulmuş sunucularla verilen bulut hizmeti ‘özel bulut’ olarak tanımlanıyor. Bu teknolojiyi genellikle büyük şirketler ve bilgilerine maksimum düzeyde önem veren şirketler tercih ediyor. Bu örnekte şirket verisini kendi elinin altında tutuyor.
İnternet üzerindeki sunucular ile verilen ‘açık bulut’ ise internet üzerinden herkesin kullanabildiği servislerden oluşuyor. Buna en basit örnek olarak kullandığımız elektronik postaları gösterebiliriz. Bu hizmeti para ödemeden kullansak da, aslında açık bulutta şirketler ya da kullanıcılar kullandıkları kadar ödeme yapıyor. Her iki modelin birlikte kullanıldığı ‘hibrit bulut’un kullanımı ise şirketlerin ölçeğine göre değişiyor. Teknoloji bulut kullanımını yaygınlaştıracak avantajlarıyla dikkat çekiyor.
 
ÜÇ ÖNEMLİ AVANTAJA SAHİP
 
Bu avantajlardan ilki esneklik. Açık ve özel bulutun birlikte çalışabilir şekilde yapılandırıldığı hibrit teknolojide, şirketler gerektiğinde her iki bulut sistemine de geçiş yapıyor ve maliyetlerini daha etkin bir şekilde yönetebiliyorlar. Tabii bu avantajın yanı sıra ölçeklendirme yapma imkanı da buluyorlar. Yani şirketler, normal işleyişte özel bulutu kullanırken, ani kapasite gereksinimleri için genel buluttan yararlanıyorlar. Ayrıca bu yaklaşım şirketlerin tüm yumurtalarını tek bir sepete koymalarını önlüyor. Tüm verinin tek bir yerde olması şirketleri olası kesintilere karşı korumasız bırakıyor ve sadece belirli bir fiziksel veya sanal konuma ulaşmaya mahkum ediyor. Oysa hibrit bulut, şirketi bu sınırlamadan kurtarıyor. Hibrit bulut kullanmanın diğer bir avantajı ise güvenlikte ortaya çıkıyor. Şirketler, açık bulutun gücünden faydalanırken, iş için kritik uygulama ve verilerini kontrol altında tutup üçüncü taraflardan gelebilecek zayıf noktalara karşı koruyor.
 
BULUT BİLİŞİMİ YAYGINLAŞTIRACAK
 
Para Dergisi olarak yer aldığımız, dünya çapında 9 binden fazla kişinin katılımıyla gerçekleşen VMvvorld 2014 etkinliğinde de ana konulardan biri hibrit buluttu.
Bulut bilişim ve sanallaştırma alanında hizmet veren ABD’li VMvvare firmasının odak noktalarından birini hibrit bulut kavramı oluşturuyordu.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan VMvvare CEO’su Pal Gelginser, iş akışlarının giderek esnek hale geldiği likit dünyada, bilgi teknolojilerinin daha cesur olması gerektiğini belirtirken hibrit bulutun bu noktada devreye girdiğini söylüyor. Gelsinger, her şeyin mobilleştiği iş dünyasının gücünü hibrit buluttan yana kullanması gerektiğini vurguluyor.
Etkinlikte bir araya geldiğimiz VMvvare Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler ise, son birkaç yıldır ülkemizde buluta bakışın değiştiğini, hibrit bulut kavramının algı değişimini daha da hızlandıracağını savunuyor. Mediçeler, “Likit dünyada çok hızlı bir değişim söz konusu. Hibrit bulut bu dönüşümü daha da hızlandıracak bir yaklaşımı barındırıyor. Türkiye’de birçok firma özel bulut kullanıyor. Elbette açık bulut kullananlar da var. Türk şirketleri, yatırım maliyeti olmayan ‘kullandığın kadar öde’ modelini de çok benimsediler. Şirketler şimdi de, ‘Benim bu aplikasyonum, verim ne kadar kritik’ Bunun ne kadarını kendi kontrolüm altında tutmalıyım? Ne kadarını dışarıya taşıyabilirim?’ sorularını sormaya başladı. Bu da hibrit bulut kullanımım gündeme getirdi” diyor.
 
HANGİ BULUTTA ÇALIŞMALIYIM?
 
Açık bulutta zaten kurulmuş bir altyapı var ve pek çok şirketin sunduğu çözümlerle ekonomik fiyatlarla bu altyapıdan yararlanmak söz konusu. Ancak her iki modelin kullanıldığı hibritte verilerin ya da uygulamaların hangi bulut ortamında saklanacağı bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. “Bu tartışma hep olacak. ‘Verilerimi kendi bünyemde mi saklayayım, yoksa dışarıya mı taşıyayım’ Biz her ikisi de olsun diyoruz. Altyapınızda tuttuğunuz verinin önemi azalırsa bunu dışarıya taşıyabilirsiniz. Ya da tam tersi olabilir” diyen Murat Mediçeler, Türkiye’deki firmaların hibrite yaklaşımının oldukça olumlu olduğunu, bu çözümü sunan şirketlerin de büyümesinden bu durumu anlayabildiklerini söylüyor.
 
BT ALTYAPISINI SANALLAŞTIRIYOR

Bütün bu konseptler sanallaştırmanın üzerinde gelişiyor. Bulutta gerekli kaynakları hızlıca ayırabilmek ya da başka yere taşımak için sanallaştırma gerekli. Bu noktada Mediçeler, “VMware olarak sanallaştırmanın öncüsüyüz ve bu alanda sunduğumuz VMware vCloud Air, hem özel hem de kamu buluta yayılan ortak bir platformla, şirketinizin BT altyapısını değiştirmeden ölçeklendirmenizi sağlıyor. Uygulamalarınızı bulutta istediğiniz şekilde yönetmenize imkan veriyor” diyor.
Etkinlikte biraya geldiğimiz Vmvvare Güney Avrupa ve Orta Doğu’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Jean Pierre Brulard ise, “Verilerin hangi bulut ortamında saklanacağına ilişkin müşterilerinize ne önerirsiniz?” sorusuna şöyle cevap veriyor:
“Hangi bilginin Jean' özelde hangisinin açık bulutta kalacağına müşteri kendisi karar vermeli. Gartner’a göre, 2020’ye geldiğimizde açık bulut kullanan şirketlerin oranı yüzde 20-25 civarına çıkacak. Bugün bu rakam yüzde 6 civarında. 2010’da ise yüzde 2 idi. Biz ya onu ya da ötekini kullanın demiyoruz, ikisini birden kullanın diyoruz. Yazılım tanımlı altyapılar inşa ederek bulut teknolojilerine geçiş yapmasını kolaylaştıran çözümler sunuyoruz.”
Ezgi Güler / PARA