Bazı bilim insanları, son yıllarda hayvanat bahçelerindeki fillerin çok fazla yemek yediğinden ve yeterince egzersiz yapmadığından endişe duyuyordu. Nesli tükenmekte olan türün bu nedenle kısırlık riskiyle karşı karşıya olabileceği düşünülüyordu.

Ancak yeni araştırmada bu korkuların temelsiz olduğu ortaya çıktı. Zira esaret altındaki filler doğadaki kadar sağlıklı olmasa da doğurganlık yağlanma nedeniyle doğurganlık sorunları yaşamadığı anlaşıldı.

Araştırmacı Chusyd, "Obezitenin sınırları bırakın filleri, insanlarda bile açıkça tanımlanmamıştır" diye konuştu. Ancak ABD'deki Smithsonian Koruma Biyoloji Enstitüsü'nden Janine Brown ve Tim Nagy’yle birlikte fillerin vücutlarındaki su miktarını ölçerek, makul bir tahmin oluşturdu. Sonra da bu tahmini, toplam kütleden çıkararak yağ seviyelerini hesapladı.

Bunun sonucunda erkek fillerin vücutlarında yüzde 8,5, dişilerinse yüzde 10 oranında yağ barındırdığı ortaya çıktı. Söz konusu oranların, vücudunda yüzde 6 ila 31 oranında yağ taşıyan ortalama sağlıklı bir insandan daha az olduğu ifade edildi.

Journal of Experimental Biology isimli akademik dergide yayımlanan araştırmada, yağ oranının erkeklerden fazla olduğu görülen dişilerin, doğurganlık seviyelerinde buna bağlı bir değişim olup olmadığı da incelendi.

Bu incelemeyi de Indiana Üniversitesi'nden David Allison, Lilian Gozarri-Arroyo ve Stephanie Dickinson yürüttü. İnsanların ve fillerin doğurganlık oranlarını karşılaştıran araştırmacılar, kısır dişilerin, insanlarda da olduğu gibi, en düşük yağ oranlarına sahip filler olduğunu gördü. Kısacası doğurganlık sorunları fazla kilodan ve yağdan kaynaklanmıyordu.

Aktivitenin filleri formda tutmanın tek yolu olduğunu belirten Chusyd, inceledikleri fillerin bulunduğu hayvanat bahçelerindeki görevlilerin bu konuda iyi iş çıkardığını aktardı:

Harika bir iş çıkarıyorlar. Kendi fillerini çok iyi tanıyorlar.