“Ben de hayatımın yarısını veriyorum...” Bu sözler, böbreğini satmak isteyen henüz 19 yaşındaki genç bir kadına ait. Sebebi, maddi imkânsızlıklar… Bu genç kadın, ilk “ilan”ın 2011 yılında verildiği, “satılık böbrek var” isimli blogta böbreğini satmaya çalışan onlarca kişiden sadece biri.  
İnternete “satılık böbrek” yazdığınızda ilk karşınıza çıkan sitelerden biri “satılık böbrek var.” Milliyet’ten Burcu Ünal’ın haberine göre ilan verenlerin hemen hepsi yaşlarını, kan gruplarını ve böbrekleri için kaç para istediklerini yazıyor. Mesajın içeriği aciliyete, ihtiyaç ve sağlık durumuna göre değişiyor. Adeta bir araba ya da daire pazarlar gibi “Sağlıklıyım”, “Hiçbir sağlık sorunum yok” ibareleri ile dolu böbrek ilanlarında fiyatlar ise 100 bin ile 300 bin TL arasında değişiyor. 
 
Kanunlara göre suç
Ankara Barosu, Sağlık Hukuku Kurulu Başkanı Berna Özpınar, internet üzerinden gerçekleştirilen bu satışın tamamen yasa dışı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Bir kişinin rızası olsa dahi bir organın menfaat karşılığı satılması suç olarak tanımlanmıştır. Akraba dışında 2 kimsenin birbirine alıcı-verici olması ancak her ilin sağlık müdürlüğü bünyesinde gerçekleştirilen ve iki komisyonca uygun bulunmasıyla mümkün olan bir şey. Böyle bir komisyon kararı olmadan durum tıbben uygun da olsa operasyon hukuka uygun değil. Hekim yönünden de soruna sebep olacak bir şey, ortada menfaat sağlayan kişi ve satan kişi için de suç vardır. Mevzuata göre bir kimse sadece insani amaçlarla organını verebilir. Bunun yanı sıra hiçbir menfaat, baskı olmamalı ve ayrıntılı bir rıza bulunmalı. Yani burada vericinin muafakatı yönünden bir rıza yeterli görülmez; ekstra bir muvafakatname ister ve bunda da kişinin ehil olması, evliyse eşinin bundan haberdar olması gerekir. Eşin rıza vermesi gerekli değil ama organını bağışlıyorsan bundan eşin de haberdar olacak. Hukuka aykırı organ bağışında Türkiye’de eskiden mevzuat açıkları vardı ama şimdi her şey daha belirli, daha sınırlı... Yabancılar bunu gerçekleştirmeye çalışmaları durumunda Türkiye’de uluslararası sözleşmelere, hukuka göre cezalandırılır fakat Suriyeli vatandaşlar için de Türkiye vatandaşlarına uygulanan hukuki yaptırımlar geçerli... Suçun örgütlü hali için 8-15 yıl ceza öngörülmüştür.”