Yaklaşık 200 yıl önce Carl Friedrich Gauss tarafından açıklanan, çift eğrilik etkisine dayanan yeni bir yöntem ile başlangıçta düz basılmış bir kafes yapısının, çevre sıcaklığını değiştirdikten sonra bir insan yüzünün ana hatlarına dönüşmesi sağlandı.

Daha önce yapılan araştırmalarda, bu tür malzemelerin basit yapılara dönüşmesi sağlanmıştı. Ancak daha karmaşık şekillere dönüşümün sağlanması gerçekleştirilememişti. MIT'de görevli makine mühendisi Wim van Rees, ince, düz bir tabakayı küreler, kubbeler veya insan yüzü gibi daha karmaşık şekillere dönüştürmek için teorik bir yöntem geliştirdi.

SICAKLIK DEĞİŞİMİ İLE YÜZ FORMU ALABİLEN KAFES GELİŞTİRİLDİ

Yapılan çalışmalar, genişleme ya da daralma konusunda sınırsız bir malzeme tabakası içindi. Buna rağmen gerçek dünyadaki malzemelerin çoğunun genişleme ve daralma konusunda sınırları bulunuyordu. 19. yüzyıl matematikçisi Carl Friedrich Gauss tarafından tanımlanan "çifte eğrilik" sorunu ve "Therema Egregium” (dikkate değer teorem) temel alarak çalışmalarına devam eden Rees ve ekibi, ilk denemelerde modellenen sürekli sayfa yerine örgü benzeri bir kafes yapısı kullanmaya karar verdi. Kafes, sıcaklık arttığında genişleyen kauçuksu bir malzemeden yapıldı. Boşluklar, malzemenin özellikle yüzey alanındaki büyük değişikliklere uyum sağlamasını kolaylaştıracak şekilde tasarlandı.

MIT ekibi, düz yüzün, bir yüze yeniden yapılandırılması için ne kadar eğilmesi gerektiğine dair sanal bir harita oluşturdu. Bu harita için Gauss’ un yüz hatlarından yararlanan ekip, daha sonra bu haritayı kafes içindeki doğru kaburga modeline çevirmek için bir algoritma geliştirdi. Kaburgaları, her biri bir burun veya göz soketi şeklini almak için yeterince bükülebilen örgü tabakası boyunca farklı oranlarda büyümek üzere tasarladı. Basılı kafes, sıcak bir fırında sertleştirildi ve daha sonra bir tuzlu su banyosunda oda sıcaklığına soğutuldu. Ve ortaya Gauss’ un yüz şekli çıktı.