Türkiye son yıllarda, savunma sanayi üretimini de hızlı artırmayı başardı. Şu anda Türkiye savunma ürünleri ihtiyaçlarının yüzde 54’ünü kendisi üretebilir (karşılayabilir) hale gelmiş durumda. Sektörün ihracatı 1.5 milyar dolara yöneldi. Çok sayıda ‘milli üretim’ projesi sayesinde sektörde görev alan özel sektör şirketlerinin sayısı da arttı. Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği (SSİ)  Başkanı Latif Aral Aliş’in verdiği bilgiye göre, bu şirketlerin sayısı 500’ü aşmış durumda. Üstelik, 400’e yakını Küçük ve Orta Boy İşletme (KOBİ) niteliğinde. Milli gemi, tank, helikopter, insansız hava aracı ve benzeri projeler, Türk özel sektörüne de çok önemli deneyimler kazandırıyor. Türk sanayiciler, geleceğin NATO Ortak Taarruz Uçağı F-35 için de motor ve gövdede çok önemli  roller üstlenmiş durumda. SSİ Başkanı Latif Aral Aliş şöyle konuşuyor:

EKSİKLERİMİZİ BİLİYORUZ

Ekonomi ve Savunma Bakanlarımızın himayelerinde, 2012 yılında ‘Arama Konferansı’ ve 2013 yılında ‘Vizyon Buluşması’ adı altında gerçekleştirilen çalıştaylar,  eksiklerin tespit edilmesi yönünde çok faydalı oldu ve sektörün önünü açtı. Savunma ve Havacılık Sanayimizin envanterini çıkarma projesini de başlattık. Yaklaşık 500 firma sektörün ve Türkiye’nin gücünü dünyaya duyurma konusunda yarışıyor. Bunların 400 kadarı alt yüklenici olan KOBİ’lerden oluşuyor ve sayıları artıyor.

TÜBİTAK İLE İŞBİRLİĞİ

Birçok konuda hem pazarın hem sektörün haritasını çıkardık. Tersine beyin göçü çalışmaları ise  TÜBİTAK nezdinde devam ediyor. Kara araçları sektöründe tüm sistemler Türk mühendislerimiz tarafından tasarlanıp üretilebiliyor. Tedarik modeli bakımından savunma sanayi diğer sektörlere örnek sektördür. Off-Set’ler kapsamında çok büyük miktarlarda dövizin ülkeden çıkması engellenmiştir.  Savunma sanayinde uygulanacak yeni politikalarla da  binlerce KOBİ bu sektöre yönelecek. Savunma sanayinde geliştirilen ürünler neticesinde Türkiye bu ürünleri dışarıdan alan bir ülke değil, tasarlayıp üreten bir ülke olma yolunda. Türk Silahlı Kuvvetleri’ nin ihtiyaçlarının Türk Savunma Sanayisi tarafından karşılanma oranı gün geçtikçe yükseliyor.

TANITIM GRUBU DA KURULDU

Savunma ve Havacılık Tanıtım Grubu’nu da resmen kurduk ve bu konuda da faaliyetlere başladık. Ayrıca, dünya çapında katılmakta olduğumuz fuarların sayısını da gün geçtikçe artırıyoruz. Bu çalışmalar ihracatımızı daha da hızlı artıracak. 2008’de sektör olarak ihracatımız 600 milyon dolar düzeyindeydi.  2012 sonunda 1 milyar 260 milyon dolara çıktık.  Bu yıl da yüzde 12.6’lık artış sözkonusu ve ihracatta 1.5 milyar dolara yaklaşıyoruz. Sektör cironun üçte birini ihracattan sağlayabiliyor. Bu oran sürekli artacak.

NEREYE NE SATIYORUZ?

SSİ Başkanı Latif Aral Aliş, sektörün ihracatının Kuzey Amerika (ABD), BDT ülkeleri, AB ülkeleri, Hazar Bölgesi, Körfez Ülkeleri ve Güneydoğu Asya olduğunu belirtti. İhraç ürünlerini de şöyle sıraladı: “En çok sattığımız ürünler; uçak ve helikopter aksamları, zırhlı araçlar,  gemiler ve süratli botlar, füze, roket ve fırlatma platformları, hafif silahlar ve mühimmatlar, elektronik sistemler (telsiz, komuta kontrol sistemleri, simülatörler, sensörler ve yazılımlar) lojistik destek ürünleri (mutfak, hastane, giyim malzemeleri gibi), mühendislik ve teknoloji transferi hizmetleri. Özellikle deniz taşıtlarında daha fazla ihracat yapmayı istiyoruz.”

DAHA ÇOK KOBİ'Yİ ÜRETİME ÇEKECEĞİZ

SSİ Başkanı Latif Aral Aliş, sektörün güncel sorunları arasında 2 hususun ön plana çıktığını söyledi. Başkan Aliş, “KOBİ’lerle yeterli iş birliğinin yapılamaması ve uluslararası dinamiklerin sektörü etkilemesi önemli iki sorunumuz. KOBİ’lerle ortak çalışarak ihracat pazarımızdaki çeşitliliği arttırmak, iç piyasadaki yerlilik oranımızı yükseltmek, yan sanayi ile entegre çalışmak istiyoruz. İhtiyaç yönetimi, tedarik, lojistik süreçlerini yeniden yapılandırmak, üniversiteler, Ar-Ge merkezleri ve TÜBİTAK’la daha çok iş birliği yaparak teknoloji üretimini hızlandırmak, ilgili sektörlerle koordinasyon sürecini doğru yönetmek temel hedeflerimiz. 2023’te yani cumhuriyetimizin 100’üncü yılında savunma ve havacılık sanayinde 25 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatı ana hedefimiz.”

F-35’İN GÖVDESİNİ YAPTIK, SKORSKY'Yİ KOMPLE ÜRETİRİZ

9 ülkenin birlikte üreteceği ve NATO ülkelerinin kullanacağı F-35 taarruz uçağının orta gövde bölümü tamamlandı. Tamamlanan parça, uçağın diğer bölümleriyle birleştirilmek üzere Northrop Grumman ve Lockheed Martin firmalarına törenle teslim edildi. Orta gövde kısmı Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TAİ-TUSAŞ) tarafından imal edildi. Ankara’da düzenlenen teslim töreninde konuşan Milli Savunma Bakan Yardımcısı Hasan Kemal Yardımcı, daha büyük ve kapasiteli işlere hazır olduklarını, ileride F35’in kanadını ve diğer tüm parçalarını yapacaklarını söyledi. Sikorsky helikopterinin tamamının da Türkiye’de üretilebileceğinin altını çizen Hasan Kemal Yardımcı, “Ticaretin gelişmesi dostluklarımızı daha da artırır. Bu nedenle bu gibi projelerde kapasitenin daha da artırılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.  Konuşmasını Türkçe yapan ABD Türkiye Büyükelçisi Francis Ricciardone de, Türkiye’nin NATO ittifakında yürüttüğü önemli sanayi çalışmaları olduğunu belirterek, “ABD yönetimi ve iş çevresi Türkiye’nin 2023’e kadar dünyanın en güçlü 10 ekonomisi içinde olmasına yürekten destek vermekte. Birlikte çalışmaya müthiş bir örnek olacağına inandığımız bu proje ile tüm NATO ülkelerinin güvenliğine katkı sağlanacak. Bu proje Ankara ve Washington arası ortaklığın en güçlü örneklerinden biridir” dedi.

DAHA ÇOK ÜLKE BİZİMLE İŞBİRLİĞİ İSTİYOR

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumda, Türkiye’nin güçlü ordusuyla daha çok ülkenin işbirliği yapmak istediği bir devlet haline geldiğini söyledi. Bakan Yılmaz, “Bugüne kadar 67 ülkeyle askeri alanda eğitim, teknik ve bilimsel işbirliği anlaşması yaptık. 55 ülkeyle savunma sanayi iş birliği anlaşması imzaladık. 52 ülkeyle de askeri eğitim işbirliği anlaşmamız var” dedi.  Bakan Yılmaz, savunma sanayi faaliyetlerine ilişkin de “Türk silahlı kuvvetlerinin ihtiyaçlarının yabancı kısıtlamalarına tabi olmaksızın yurt içinden karşılanması, caydırıcı güce sahip olması açısından büyük önem arz ediyor. Hükümetimiz döneminde yürürlüğe konan savunma projelerinin yüzde 90’ı, ülkemiz sanayinin aktif katılımıyla gerçekleştirildi. Bu çerçevede sanayimiz savaş gemisi, ana muharebe tankı, taarruz helikopteri, insansız hava aracı, uydu ve güdümlü roketler gibi ileri teknoloji gerektiren projelerde tasarım ve üretim yapabilir seviyelere ulaştı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın ikinci stratejik plan döneminin sonu olan 2016 yılında savunma ve havacılık sanayi ihracatının 2 milyar dolar ve sektör cirosunun 8 milyar dolara ulaşacağını öngörüyoruz.” (Hürriyet - Sadi Özdemir)