Habertürk yazarı Neva Çiftçioğlu Banes dünkü köşesinde semazenlerin dönüşü esnasında oluşan fiziki olaylar için yapılmış enteresan bir araştırmayı kaleme aldı.
Fizik kuralları çerçevesinde yapılan araştırma sonucunda semazen dönüşlerinin kasırga ve tornadolarla benzerlik içeren "Semazen'in eteği" isimli çarpıcı yazıdan bir bölüm..
 
Anlamı çok derin bir söz vardır, "Olayları olduğu gibi değil olduğun gibi görürsün" derler. Buna çok güzel bir örneği yaklaşık iki ay önce okuduğum bir bilimsel haberde görmüştüm. Konya'yı ziyaret eden 3 fizik uzmanı, dönen dervişleri yani semazenleri izlerken eteklerinin (asıl ismiyle tennurelerinin) sema sırasında aldığı şekillerin fizik kurallarıyla açıklanıp açıklanamayacağını düşünmüşler.
Amerika'dan iki, Fransa'dan bir üniversite bir araya gelmiş, ortak bir proje hazırlamış ve bu konu üzerinde yaklaşık 1 yıl kadar çalışmışlar. Vardıkları sonuç çok ilginç: "Semazenlerin etekleri ile kasırga ya da tornado olarak adlandırdığımız fırtınalar aynı fiziksel kanunlarla dönüyorlar."
Araştırmanın detaylı sonuçları Kasım 2013'te New Journal of Physics isimli bilimsel dergide yayımlanmıştı. Bakın araştırmacı James Hanna buluşlarını nasıl değerlendiriyor:
"Sadece ilgimizi çeken bir soruyla öylesine araştırmaya başladık. İncelemelerimiz sonunda etek ve kasırga döngüsünü açıklayan çok önemli matematiksel bir model oluşturduk. Hesaplamalarımıza göre, bu döngü sırasında dünya aynen semazen, etrafındaki atmosfer de eteği gibi hareket ediyor. Dünyanın yavaş yavaş kendi ekseni etrafında dönerken (coriolis kuvveti denilen) atmosfer üzerindeki etkisini, kasırgaların oluşum ve hareket mekanizmasını artık daha iyi anlayabiliyoruz. Oluşturduğumuz matematiksel model, uzay gemilerinde yapılmak istenen suni yerçekimini ve hatta endüstride kullanılan bazı aletlerin çalışma prensibini oluşturabilecek bir potansiyelde."
Bu haberi okuduktan sonra aradan 2 ay geçti. Konu üzerine tartışmalar hâlâ devam ediyor. Bu kadar "basit" bir araştırmanın birçok fizik problemine ışık tutabilmesi herkesi şaşırtıyor. Benim çocukluğumdan beri merak ettiğim sorunun asıl yanıtının da bu ilginç buluşta yattığı söyleniyor.
Belki duymuşsunuzdur; dünyanın ekvator çizgisinin kuzeyinde kalan yarısında kasırga döngülerinin veya birikmiş suyun bir delikten akarken oluşturduğu girdabın yönünün, güneyde tam tersi yönde olduğu tartışılır. Fizikte bunun sebebi olarak anlatılan "coriolis kuvvetinin hiçbir rolü olmadığı ama bu buluşun bu muammaya açıklık getireceği söyleniyor.
Nereden nereye değil mi? Kim derdi ki semazenlerin eteklerinin hareketinde bilimsel sırlar var! Bırakın eteklerindeki gizli bilimsel sırları, tasavvuf düşüncesinin yaşamla ilgili verdiği sırlardan bile bihaberiz. Kitaplarda en ince ayrıntısına kadar anlatılan, kaynağı Anadolu olan, dünyanın dört bir yanında her dilden ve dinden insanların büyük ilgiyle okudukları sufizm hakkında doğru düzgün bilgisi olmayan Müslüman bir toplumuz biz.
Evinin bahçesinde kaynak varken çölde su aramaya giden akılsız dervişlere benzetiyorum kendimizi. Şüphesiz sufizm, sembollerle dolu. Dönmek, var olmanın temel şartı olarak gösterilir bu felsefede. Atomdaki proton ve elektronlardan evrene kadar her şey dönüyor...
Güneş, gezegen ve yıldızların döndüğünün kabul edilmesinden 400 yıl önce Mevleviler dönerek sembolik bir mesaj veriyorlardı aslında. Var olduğundan bu yana barışı arayan insanlığı da nasıl barışa ulaşacağı konusunda uyandırmaya çalışmış Hz. Mevlânâ.
Derya kadar derin ve zengin olan bu mistik anlayışın yeşerdiği ülkemize kuşbakışı bir göz atıyorum mesela. Dinini, kökenini, düşüncelerini, tipini, mevkiini, evini, yerini bahane edip birbirimizi sınıflamaya, ağacı, hayvanı kısacası doğayı da inançları, temizliği ve gelişmeyi bahane ederek yok etmeye başlamışız. Kısacası, sevginin ve merhametin elini kolunu bağlayıp kör kuyuya atmak üzereyiz.
Mevlânâ ne demiş: "Sevgi ve merhamet taşımayan yürek ya deliye aittir ya ölüye." Demek ki yavaş yavaş ya deliriyoruz ya da ölüyoruz. Bu yüzden olayları olduğu gibi değil olduğumuz gibi görüyor, bağrımızdaki büyük değerleri, paha biçilmez mistik mesajları başkalarına kaptırıyoruz.