Ergi Şener
Metamorfoz ICT Inc.
@ergisener


Bizim kuşağın, yani 80’li yıllarda çocuk olanların en favori dizilerinden biri Kara Şimsek’ti (Knight Rider). Bu dizi, kendi kendine hareket edebilen, konuşabilen, yapay zekalı, akıllı otomobil “KITT” ve sahibi Michael Knight'ın (David Hasselhoff) başından geçen maceralarla hepimizi ekrana kilitliyordu. KITT ile 1982 yılında hayal edilen “akıllı otomobil” konsepti, bugün gelişmekte olan teknolojiler arasında en önde gelen odaklardan biri haline geldi.
KITT’e hepimizin hayran olmasına rağmen, bu tarz otomobillere halen kavuşamamamız, teknolojilerin olgunlaşma sürecinden kabul aşamasına kadar olan dönüşümünün uzun yıllar sürebileceğini de tekrar hatırlatıyor.
 
O günleri hatırlamak isteyenler görsele tıklayarak Kara Şimşek’in  efsane jeneriğini izleyebilir




Fikri ticari ürüne taşıyan 5 evre
Öte yandan, günümüzde artık teknoloji hayat döngüleri ve teknolojilerin ticarileşmesi için gerekli zaman aralıkları oldukça kısalmış durumda. Yani KITT benzeri bir araç bugün hayal edilseydi, bu tarz bir araçla tanışmamız için 30 yıldan fazla beklememiz gerekmeyecekti. Yine de yeni teknolojilerin geniş kitlelerce benimsenmesine giden yolda, belirli süreçlerde evrim geçirmesi gerekiyor.
Bilgi teknolojileri üzerinde araştırmalar yapan ve bu alanda önde gelen araştırma firmalarından biri olan Gartner, her yıl “Hype Cycle” olarak adlandırılan ve farklı sektörlerdeki teknolojilerin evrelerine yönelik bir grafik yayınlıyor. Teknolojiyle tetiklenen konuları, beklentilerin en üst düzeye çıktığı noktaları, beklentilerin düşmesiyle doğru modellerin bulunması ve ürünleşmesi fazlarını analiz eden “Hype Cycle” grafiği bir teknoloji ya da uygulamanın zaman içinde nasıl gelişeceği konusunda fikir verirken; bunun spesifik iş hedefleri kapsamında nasıl hayata geçirileceği ve doğru yatırımların, stratejilerin planlanması adına da önemli bir görüş sağlıyor. Son yayınlanan Gelişen Teknolojiler (Emerging Technologies) “Hype Cycle 2015” grafiği de yeni teknolojilerin pazardaki algılarına ve statülerine yönelik ipuçlarını paylaşıyor. Gartner, bu çalışmasını, teknolojinin kullanışlılığı, ticari boyutu ya da insanların gerçekten bu teknolojileri ileride kullanıp kullanmayacaklarından ziyade; teknolojinin “pazar açısından değer algısı” olarak değerlendiriyor.
Gartner’ın Hype Cycle grafiği altta da gösterildiği şekilde, 5 farklı evreden oluşuyor:
 

Tepede sürücüsüz araçlar var
Her yıl Gartner Hype Cycle grafiği açıklandığında, özellikle “beklentilerin tepe noktası”nda (peak of inflated expectations) yer alan teknolojiler, diğerlerine kıyasla çok daha ön plana çıkıyor. Sektörlerinin önde gelen firmaları, “bir sonraki büyük proje” (next big thing) olarak adlandırdığı çalışma ya da projelerini seçerken, özellikle bu bölümde yer alan teknolojilere odaklanıyor. Bu açıdan, bu yıl beklentilerin tepe noktasında yer alan şu teknolojileri bundan sonra çok daha sık duyacağımız kesin gibi görünüyor: Sürücüsüz araçlar, IoT, speech to speech translation, machine learning ve giyilebilir teknolojiler... 2015 Gelişen Teknolojiler (Emerging Technologies) Hype Cycle sonuçları alttaki şekilde açıklandı:

Beklentilerin tepe noktasında yer alan teknolojilerden “giyilebilir teknolojiler” ve geçen yılki Hype Cycle’ın en tepesinde yer alan IoT uygulamalarındaki gelişmeleri daha önceki sayılarda paylaşmıştım. Bundan sonra da yeni uygulamaları takip etmeyi sürdüreceğim. Bununla birlikte, bu yılın yıldızı “sürücüsüz araçları” biraz daha detaylı olarak incelemekte yarar var.
 
Google, Apple, Tesla Motors, Uber...
Gartner, Hype Cycle’ın tepesine sürücüsüz araçları yerleştirme nedenini şu şekilde açıklıyor: “Oldukça gelişmiş yazılım ve bulut bilişim uygulamalarıyla birlikte; sensör, konumlandırma, görüntüleme, yönlendirme, artırılmış gerçeklik (artificial intelligence - AI), haritalama ve iletişim teknolojilerindeki süreklilik gösteren gelişmeler sürücüsüz araçları hayatın bir gerçeği haline getirmeye oldukça yaklaştırıyor.”
Bununla birlikte güvenilirliği ve makul fiyat beklentisini etkileyebilecek pek çok risk olduğu da belirtiliyor.
Sürücüsüz araçların, henüz yeni gelişim aşamasında olmasına rağmen, bu yıl zirvede yer almasının ana nedeni, neredeyse bütün otomotiv üreticilerinin ve OTT (over the top) olarak adlandırılan teknoloji devlerinin sürücüsüz araçlar üzerinde çalışmaya başlaması. Google uzun yıllar sürücüsüz aracı üzerinde çalışmalarını sürdürüyor ve San Francisco sokaklarında bu araçları test ediyor. (Nisan ayındaki San Francisco ziyaretim sırasında ben de test sürüşündeki bir “Google Car” (Google Arabası) ile karşılaşmıştım.)
Google’dan sonra Apple’ın da bu alanda çalışmalara başladığı resmen netlik kazandı. Apple ve Google’ın dışında Tesla Motors ve Uber de sürücüsüz araçlara yönelik yaptıkları açıklamalar ve çalışmalarıyla heyecan yaratıyor.
Öte yandan, pazarda bu kadar hareket olmasına ve yatırımların artmasına rağmen, bu alandaki belirsizliklerin oldukça fazla olması, beklentileri yıllara yaymayı gerekli kılıyor. Yazımın başında da belirttiğim üzere, gelişen teknolojiyle birlikte inovasyon zaman döngüsü her ne kadar oldukça kısalsa da hibrit modellerin bile 15 yılda anca tüm araç satışlarında yüzde 3 pazar payı elde ettiğini unutmamak gerekiyor.

video##2117##player

Tekerlek üzerinde giden gelişmiş bilgisayarlar
Harvard Business Review’de geçen ay yayınlanan bir makalede (What Driverless Cars Mean for Today’s Automakers) de sürücüsüz araçların otomotiv endüstrisini ve otomobillerimizle olan ilişkimizi kökten değiştireceği belirtiliyor. Bu makale, artık otomotivde inovasyonun geleneksel üreticilerden ziyade teknoloji firmalarından geleceği ve otomobillerimizin, tekerlekler üzerinde giden oldukça gelişmiş bilgisayarlara dönüşeceği bir döneme gireceğimizi öngörüyor. (Apple ve Google’ın işletim sistemlerini araba arayüzlerine sokma yarışı da bu gelişmelerin bir sonucu.)

Bu da Volvo'nun hem manuel hem de sürücüsüz otomobili. Görsele tıklayarak videoyu izleyebilirsiniz.



Kazalarda sorumluluk kimde olacak?
“Sürücüsüz araçlar” aslında önemli bir ihtiyaca çözüm getiriyor. Bugün araba kullanmak bir zevk olsa da İstanbul gibi metropollerde çoğu zaman işkenceye dönüşebiliyor. Artık İstanbul’da yaşamanın bir alışkanlığı haline gelen trafik sıkışıklığı ile iş hayatının yoğunluğu ve zaman darlığı bir araya geldiğinde, bir yandan araba kullanmaya çalışırken bir yandan e-mail ya da mesajlarını yanıtlamaya çalışan insanları sıklıkla görüyoruz. Bu durum da istenmeyen kazalara sebep olabiliyor. Bu yüzden sürücüsüz araç dendiğinde, kendi kendine gidebilen bir araçtan ziyade, gerektiği anda kontrolü ele alan ve size trafikte bile bir konfor sağlayan araçları düşünmek daha yararlı olacaktır.

Sürücüsüz araçlara geçişteki temel sorunlar, müşteri adaptasyonunun sağlanması ve gerekli altyapı ile regülasyonların oluşturulması şeklinde kendini gösteriyor. Bugün sürücüsüz kullanılan bir aracın kaza yapması ya da arabada bir sorun oluşması durumunda suçun kimde olduğu sorusu halen yanıtını arıyor.

Sürücülü taşıtlar yasaklanabilir!
Sürücüsüz araçlar belirli bir geçiş süreciyle hayatımıza giriyor olacak. 2016’da, KITT gibi bir araç beklentisine girmek için hala çok erken ne yazık ki:)) Bununla birlikte, belirli fazlarda, insan sürüş müdahalesini daha aza indirecek şekilde daha sofistike ve güvenilir yetenekler sağlanıyor olacak. Mesela, bugün pek çok otomotiv üreticisi, otomatik park uygulamasını “default” bir özellik haline getirmeye başladı.

Sürücüsüz araçların sektörlere ve kullanıcılara olan etkisini bütünüyle bugünden tahmin etmek oldukça güç. Ancak bugün için çok erken olmasına rağmen Tesla CEO’su Elon Musk’ın öngörüsü, ilerleyen yıllarda sürücüsüz araçların yaygınlaşmasıyla birlikte sürücülü taşıtların yasaklanabileceği doğrultusunda.

Elon Musk'ın İngilizce röportajını aşağıdaki görsele tıklayarak izleyebilirsiniz.