Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Tayfun Acarer, şirketlerin Türk mühendisi istediğini ama bilişim konusunda alt yapısı olan mühendis bulamadığını belirterek, "Üniversitelerde verilen eğitim, bilişim sektörünün ihtiyaç duyduğu konulardan çok uzak" dedi.
Acarer, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından düzenlenen "Yenilikçi Türkiye İçin Bilişim" konferansında, yenilikçiliğin en çok bilişim sektörünü etkilediğini dile getirerek, bu sektörün en önemli özelliğinin değişim ve gelişim olduğunu kaydetti.
Mobil genişbant internetin çok hızlı değiştiğini ve bu değişime inanamadıklarını ifade eden Acarer, "Ulaştırma Bakanımız rakamların tam söylenmesini istedi. Biz de tam rakam söyleyemiyoruz, rakamlar sürekli değişiyor, 'Patladı gidiyor' dedik. Mobil genişbant internetteki en önemli değişiklik smart telefonlarla gerçekleşti, tahminlerimizi alt üst etti. 34 milyon genişbant aboneden bahsediyoruz, bunun 25 milyonu mobil genişbant, 9 milyonu sabit genişbanttır. Türkiye'ye ithal edilen 17,5 milyon telefonun yüzde 60'tan fazlası akıllı telefondur. Geçen sene bu oran yüzde 46 idi" değerlendirmesinde bulundu.
Acarer, ithal edilen telefonlara ödenen paranın 5 milyar dolardan aşağı olmadığını anlatarak, bunun cari açığa doğrudan negatif etki yaptığını söyledi.
Bir telefonun her şeyini sadece bir ülkenin üretemediğine işaret eden Acarer, Türkiye'nin de bu alanda gelişmesi gerektiğini kaydetti.
Acarer, "2009'da sabit genişbant ile mobil geniş bant eşit hale geldi. 2 yıl sonra mobil genişbant abone sayısı sabitin iki katı oldu. Şu anda Türkiye'de bir sabit 3 mobil oldu. Gelecekle ilgili artık hesap tutmuyor. Bu sektör küresel krizde bile büyümesini artırdı. Bilişimdeki artış oranı ekonomiden çok daha fazladır. 2012'de bu sektör yüzde 18 büyüdü, aynı dönemde Türkiye yüzde 4-yüzde 5 büyüdü. Dünyadaki internet kullanıcılarının yüzde 66'sı Amerika'daydı. Amerika'da kullanıcı sayısı artmasına rağmen dünya genelindeki oranı yüzde 13'e düştü, yüzde 87'si diğer ülkeler oldu" ifadelerini kullandı.
Tayfun Acarer, daha önce "abone" denildiğini, ancak bundan sonra "abone" denilemeyeceğini ifade ederek, "Artık nesne demeye başladık. 69 milyon nesne var. Bu 69 milyonun 67 milyonu insan, 2 milyonu da makine. Seneye bu zamanlarda 15 milyon makineden bahsedeceğiz. 2020 yılında dünyadaki mobil abone, nesne 50 milyar olacak. Bunun 7,5 milyarı insan, 42,5 milyarı da makine olacak" diye konuştu.
Dünyada şu anda bir denge değişikliğinin yaşandığını, ekonominin batıdan doğuya kaydığını anlatan Acarer, "Ülke olarak o kadar güzel bir yerdeyiz ki Ar-Ge ve inovasyon merkezlerindeki işlerin bir çoğu Hindistan ve benzeri ülkelerden Türkiye'ye alınmaya başlandı" dedi.
 
ÜNİVERSİTELER YETERSİZ
 
Acarer, Türk insanının çok kıvrak zekalı, Türkiye'nin Ar-Ge ve inovasyon için biçilmiş kaftan olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Türkiye'deki asıl sorun Ar-Ge ve inovasyon yapacak Türk mühendis bulamıyorlar. Şirketler Türk mühendisi istiyorlar ama bu konuda alt yapısı olan mühendis bulamıyor. Üniversitelerde verilen eğitim, bilişim sektörünün ihtiyaç duyduğu konulardan çok uzak. Yeterli sayıda mühendis yetişiyor ama aldıkları eğitim sektörün ihtiyaç duyduğu konulardan çok uzak. Onun için bu üniversitelerden yetişen adamlar bu sektörün işine yaramıyor. Özellikle master ve doktora konuları, tezler sektörden çok uzak. Yapılan tezin sektörün ihtiyacıyla hiçbir ilgisi yok."
BTK Başkanı Acarer, üniversitelerin çalışanları doktoraya almamasının tartışılması gerektiğini söyledi.
Teknoparkların da müzakere edilmesi gerektiğini belirten Acarer, bugün teknoparkların Ar-Ge ve inovasyona destek olmak yerine "rant araçları" haline geldiğini kaydetti.
Teknoparkların metrekare birim bedelinin 18 avro olduğu bilgisini veren Acarer, "Bugün Bağdat Caddesi'nde 10-12 avroya ev bulursunuz. Bir adam Teknoparkta 18 avro kira parası veriyorsa, kusura bakmayın kimse Ar-Ge'yi inovasyonu üniversiteler destekliyor demesin bana, ben inanmam" dedi.
Acarer, Türkiye'deki Ar-Ge fonunun yıllık 300 milyon liralık bir fon olduğunu hatırlatarak, fona dair ikinci değerlendirmenin yapıldığını, yakında fonun dağıtılacağını ve kazanan firmaların açıklanacağını dile getirdi.
Sektörün ara eleman ihtiyacına değenen Acarer, TÜBİSAD'ın sektöre en önemli sıkıntılarının ne olduğunu sorduğunu, sektörün yüzde 58'lik bir oranla en önemli sıkıntısının ara eleman olduğunu belirttiğini aktardı.
Acarer, bilişim sektörünün bazı işlerde işgücü kaybına yol açtığını bildirerek, "Tamam ama bazı sektörlerde de yeni işler ortaya çıkmasını sağlıyor. Bilişim sektörünün gelişmesi mevcut işlerde 1 kişilik kayba yol açarken, yeni olanaklarla 2,6 kişilik yeni istihdam meydana getiriyor. Gerek Ar-Ge elemanı ihtiyacı, gerek ara eleman ihtiyacı konusunda kamu, STK'lar ve üniversitelerin oturup özellikle yüksekokullardaki ve fakültelerdeki eğitimin ihtiyaca yönelik olmasını temin etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
Bilişim sektöründeki çağrı merkezlerinin çok iyi olduğunu, aynı şeyin bankacılık için söylenemeyeceğini belirten Acarer, kredi kartı borcunu öğrenmek için bir bankayı aradığını, 23 dakika boyunca telefonda bekletildiğini ama sorunu yine de çözemediğini dile getirdi.

BÜYÜME BİLİŞİM İLE OLUR

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz da konuşmasında, “Türkiye bilgi toplumuna dönüşecekse, yenilikçilik kapasitesini yükseltecek ve büyümesini hızlandıracaksa bunu ancak bilişim sektörünü şahlandırarak başarabilir" dedi.
Kurumların rekabet yarışındaki konumlarının bilgiyi nasıl yönettiklerine bağlı olarak şekilleneceğini aktaran Yılmaz, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gerek bireylerin yaşamlarında gerekse kurumların işleyişi ve iş yapma modellerinde oluşturduğu değişimin, bilişim sektörüne dair beklentilerin de büyümesine yol açtığını kaydetti.
Türkiye bilgi toplumuna dönüşecekse, yenilikçilik kapasitesini yükseltecek ve büyümesini hızlandıracaksa bunu ancak bilişim sektörünü şahlandırarak başarabileceğini vurgulayan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Gelişmiş ülkeler katma değeri yüksek yeni ürünler geliştirir ve bu ürünlerin üretiminde uzmanlaşırken, Türkiye gibi ülkelerin teknolojisi standartlaşmış ancak düşük maliyetin önünde rekabetçi olunabilecek ürünlerde uzmanlaşması dış ticarette yapısal dönüşüme katkıda bulunsa da uluslararası ekonomideki göreli konumumuzu maalesef değiştirememektedir. Uluslararası ekonomi içindeki konumumuzun dönüştürülmesinde bilişim sektörünün rolü kritiktir.
Bilgi ve iletişim teknolojileri üretim zincirinde Türkiye'nin varlık göstermesi, uzun dönemli büyüme performansının da en önemli destekleyicilerinden birisi olacaktır. Sektörün önündeki verimliliği artırıcı ve yenilikçiliği destekleyici rolü katma değeri yüksek ve sofistike ürünlere kavuşmamızı kolaylaştıracaktır. Ülkemizde üretilen ve ihraç edilen ürün gamını sıradanlıktan kurtarmanın yolu bilişimden geçmektedir."

160 MİLYAR DOLARLIK BÜYÜKLÜK

Yılmaz, Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda bilişim sektörünün 160 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmasının hedeflendiğini anımsattı.
Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Cılız ise konuşmasında TÜBİSAD olarak Türkiye'deki telekomünikasyon, bilgi teknolojileri, tüketici elektroniği ve yeni medya alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin ortak sesi olmaya çalıştıklarını anlatarak, 200'e yakın kurumsal üyeleriyle 2012 senesinde yaptıkları pazar araştırması verilerine göre 40 milyar dolara yakın büyüklüğe sahip bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü pazarının yaklaşık yüzde 90'ını temsil ettiklerini söyledi.
TÜBİSAD Başkanı Cılız, bilgi ve iletişim teknolojileri sektörüne yönelik bugüne kadar kamuda yapılan çalışmaların önemli olduğunu ancak sektörün bugün hala istenilen düzeyde olmadığını kaydetti.
Cılız, "Güçlü bir siyasi sahiplenme ile bilgi ve iletişim teknolojileri stratejik bir sektör olarak kabul edilmeli ve bütüncül politikalarla desteklenmelidir. Sektörümüzdeki yüksek vergi oranı azaltılmalıdır. Kamunun itici güç oluşturabilmesi için kamu sektörü, özel sektör ile rekabet içinde olmamalı; şeffaf ve rekabetçi piyasa şartları sağlanmalıdır. Ar-Ge ve girişimciliğin desteklenmesinin önemine inanıyoruz; bu doğrultuda Ar-Ge kanunundaki 50 kişilik Ar-Ge personeli sınırının azaltılmasını arzu ediyoruz. Bilişim alanında nitelikli iş gücü yetiştirilmesi en önemli önceliğimiz olmalı. Çünkü bu sektörün gelişmesinin alın terine değil akıl terine bağlı olduğuna inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Bilişim ve inovasyon olmadan, bilişim ve yeni teknolojilere dayalı üretim modelleri kullanılmadan Türkiye sanayisinin uluslararası rekabet gücünü sağlamasının imkansız olduğunu belirten Cılız, sanayinin bu konuya daha fazla önem vermesini ümit ettiğini söyledi.

DÜŞÜNME TEŞVİĞİ LAZIM

Hanzade Doğan Boyner de konferansta yaptığı konuşmada, düşünce  özgürlüğünün küçük yaşlarda aşılandığı, yaratıcılığın teşvik edildiği, farkındalıkların benimsendiğini belirterek, “Peki Türkiye’de küçük yaştan farklı olmayı ne kadar teşvik edebiliyoruz. Okullarımızda düşünmeyi ne kadar teşvik ediyoruz. Bunları sorgulamalıyız. Başka türlü bilgi toplumu olmamızın imkanı yok. Bilişim sektörü 100 milyar dolar da olsa eğer düşünce özgürlüğü damarlarımıza işlememişse, farkındalığı teşvik etmiyorsak biz bilgi toplumu olamayız. Böyle bir ekosistem kurabilirsek girişimcilik yeşerir, yeni teknolojilerden yeni iş modelleri doğar” dedi.