SERAP SÜRMELİ – TEKNOLOJIGUNDEM.COM

Bu yıl 5’incisi düzenlenen  “IT’s My Life Yapı Kredi Bilişim Teknolojileri Buluşması” 5 bin kişinin çalıştığı Çayırova Yapı Kredi Bankacılık Üssü’nde gerçekleştirildi. Bilişim dünyası uzmanlarının büyük ilgi gösterdiği buluşmada, organizasyonun gözde isimlerinden Yapı Kredi Bilişim teknolojileri ve Operasyon Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Cahit Erdoğan’la bir araya geldik. Teknolojiye olan sevdalarını, yapılan yatırımları anlatan Cahit Erdoğan, ilk hamlelerin Yapı Kredi’nin DNA’sında olduğunu savunarak, “Bugün 444 0 444 Yapı Kredi’ninse ilk çağrı merkezini kuran banka olmasındandır. Keza ilk kredi kartını yaygınlaştıran, taksitli alışverişi yaygınlaştıran da Yapı Kredi’dir” dedi. Apple Watch uygulamasını ve siber saldırılara karşı aldıkları önlemleri de Teknolojigundem.com’la paylaşan Cahit Erdoğan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
 
“920 KİŞİLİK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ EKİBİMİZ VAR”
 
-Yapı Kredi olarak teknolojiye ne kadar yatırım yapıyorsunuz?
Cahit Erdoğan: Şimdi yatırımcı ilişkilerimizin paylaştığı belirli büyüme rakamları var. 2020’ye kadar çok ciddi bir büyüme planı yapmış durumdayız. Bu çerçevede bankanın yatırımları önemli ölçüde artıyor. Hemen hemen her boyutta. Mesela ATM adedi geçen sene başında 3 bin ATM’miz vardı, sonra 3606 oldu. Bu sene sonlarına kadar 4300’lere gelecek. Bu çok ciddi bir artış.
Bilişim teknolojileri ekipleri genişlemesi olarak da son yıllarda ciddi bir artışımız ve ileriye yönelik yatırımlarımız oldu. Mesela 2010 yılında bilişimde aşağı yukarı 500 çalışanımız varken, şu anda 920 kişilik bir bilişim teknolojileri ekibimiz var.
Global anlamda Türkiye’deki bankaların çok öncü olduğu alanlar var. Ödeme sistemleri, dijital kanallar gibi. Biz de özelikle dijitalleşmede ve dijital kanallarda çok büyük yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Dijitalleşme, selfservis kanaldan tüketicinin günlük hayatta yararlandığı  her türlü teknolojiyi kullanarak, bunun üzerinden müşteriye finansal hizmet götürme anlamında ve veriyi doğru işleme anlamında yatırımlar yıldan yıla önemli boyutlarda artıyor. 
 


“APPLE WATCH UYGULAMAMIZIN LANSMANINI YAPTIK”


-Yakın gelecekte müşteriyi memnun edecek yeni ürünler var mı?
Cahit Erdoğan: Biz nihayetinde müşterinin kullandığı teknolojiyi üreten bir kurum değiliz. Ama hayatına giren tüm teknolojileri bir an önce, bir platform, bir hizmet noktası olarak hedefleyen bir kurumuz.  Ve bunu da olabildiğince yenilikçi yaklaşımlarla yapmayı hedefliyoruz.
Biliyorsunuz yakın dönemde Apple Watch lansmanları yapıldı. Apple Watch lansmanları yapılmasına eş zamanlı olarak biz de Apple Watch uygulamamızın lansmanını yaptık. Bugün giyilebilir teknolojilerin daha da artacağını görüyoruz. 
Mesela, Apple Watch’ta ne yaptık? Şifre ve login gibi bir adımdan geçmeden en yakın ATM ne kadar uzaktadır, en yakın şube nerededir ve anlık bakiyesini görebileceği, kurları görebileceği, finansal gelişmeleri görebileceği bir uygulama haline getirdik. Tüketicinin hayatına adapte olan her türlü hizmet noktasında biz olabildiğince kolay, bankayla etkileşimi, finansal hizmete almasını faydalanmasını, bilgiye ulaşmasını sağlayan uygulamalar geliştiriyoruz. Hayatımızda yerini alacak olan bütün yeni teknolojilerden yararlanacağız.
Bakın Google Glass Türkiye’ye girmedi ve mağazalardan alınacak bir ürün değil.  Fakat bizim gözlükler üzerinden uygulamamız da hazır. Ne kadarı tutar bunu zaman gösterecek. Çünkü giyilebilir teknolojilere, tüketicilerin reaksiyonu ve yaklaşımı da farklı olabiliyor. Özelikle dış görünümü tehdit ettiği ya da modayla çakıştığı noktada sorgulanabilir yanları var. Ama bir sonraki jenerasyon veya belirli amaçlar için çok fazla kullanılacak. Mesela sağlık, rejim, spor vs. gibi…
 
  “HİÇ BİR KURUM YÜZDE YÜZ GÜVENLİYİM DEME LÜKSÜNE SAHİP DEĞİL”

-Yakın zamanda bir bankanın tüm müşteri hesapları çalındı diye haberler çıktı. Banka olarak siz siber saldırılara karşı nasıl önlemler alıyorsunuz?

Cahit Erdoğan: Bu bütün dünyada yüzde yüz ve giderek de artan bir endişe. Biraz da işin ilgi odağı, bir cazibe merkezi olma konusu da var. İşte, ‘Paramız güvende mi? Hacklenme olur mu?’ gibi… Bu konular çok kolay gündeme gelebiliyor.  Ben bunu ikiye ayırıyorum. Bir, datanın çalınması vakaları. İki, bunun finansal zarara dönüşmesi vakaları. Burada bankanın veya kurumun hakikaten finansal veya müşterinin kayba uğradığına pek değinilmiyor. Aslında pek çok vakada önlem alınmış olabiliyor. Fakat işin kendi doğası gereği ciddi ilgi çeken bir konu. Bugün sistemimiz  hem iç ve dış kullanıcılar hem de penetrasyon testlerini yapan çözüm ortaklarımız tarafından düzenli aralıklarla, bir açığımız var mı diye test ediliyor. Yeni gelişen imkanlara göre de güvenlik kalkanımız ayakta mı diye sürekli izliyoruz.
Maalesef ki bu geldiğimiz noktada, hiç bir kurum yüzde yüz güvenliyim deme lüksüne sahip değil. Neden değil? Bugün bizim yeni gelişen teknolojiyi kullanıp sunma iddiamız var ise, zaman zaman olgunlaşmamış teknolojilerde de tabi ki hizmet götürebiliyoruz. Dolayısıyla geldiğimiz noktada hiçbir kurumun böyle bir iddiasının olmasının doğru olduğunu düşünmüyorum.