MARKOFONİ TÜRKİYE’DE BİR İLK, AVRUPA’DA DA İLKLERDEN BİRİ

- Markafoni Türkiye’de bir ilk miydi?

Sina Afra: Almanya’da yoktu, İngiltere’de yoktu, Amerika da daha yeni başlamıştı ve dünyada öyle bir alıp başını giden bir furya yoktu. O furya 2011-2012’de oluştu. Dünyada birinci demezdim ama Türkiye’de bir ilk, Avrupa’da da ilklerden biriydik diyebilirim.

-Kurucusu olduğunuz Markafoni Türkiye e-ticaret sektörünün lokomotif şirketlerinden biri olarak biliniyor. Nasıl bir politikayla markayı zirveye taşıdınız?

Sina Afra: Markafoni 2008’de açıldı ve pazarda tektik. Limango 2009’da girdi. Diğerleri 2010-2011’de girdi vs. O ilk olma avantajını bugüne kadar çok yaşadık. O çok değerli bir şey. Hep anlattığım bir şey vardır. İlk bir milyon üyenin bize gelmesinin hiçbir maliyeti yoktu. Bizden sonra gelen herkes bu ilk bir milyon üyesi için para ödemek zorunda kaldı. Artı biz iki şey yaptık. İlk önce Avusturalya’ya açtık, sonra Ukrayna, Yunanistan, Güney Kore, Polonya vs. Orada öğrendiklerimizi hep Türkiye’ye getiriyorduk ve çok değerli dersler aldık. Artı bir de Türkiye’de Markafoni markasına yatırım yapıyorduk. Yani kısa vadeli değil, uzun vadeli. İşte iyi televizyon reklamı olsun, iyi radyo reklamı olsun gibi. Bakın Markafoni isminin kabul edildiğini şöyle anladım. İnternette bir arama yaptık ve astrafoni, pastafoni, ayakkabıfoni, falan gibi türevlerinin çıktığını gördük. Hatta avukatımızla görüşüp ‘buna izin verelim mi vermeyelim mi?’ diye konuştuk ve sonra dedik ki, ‘Hiç karışmayalım’. Böylesi daha iyi çünkü herkes bizden bir ilham almış ve bu da güzel bir şey. Bakın Markafoni’nin şu anada marka bilinirliği yüzde 67’lerde. Beş senelik bir şirket için çok yüksek.