Teknoloji Gündem

Dijital dönüşüm memleket meselesi

DİJİTAL DÖNÜŞÜMDE LİDERLİK VE KÜLTÜR EN BÜYÜK SORUN

Dijital dönüşümde liderliğin önemini vurgulayan Mehmet Nalbantoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: Fark ettiyseniz ben hep patronlara sesleniyorum. Çünkü bizde, ülke olarak üst düzey yöneticilerde böyle bir liderlik öncelikleri olamayabiliyor. Üst yönetim IT tarafına hep uzak kalıp, bu alanı hep birilerine delege ediyor. Bunu, yeni adıyla CIO ve şimdilerde de yeni çıkan CDO diye bilinen pozisyonlardaki kişilerle çözmeye çalışıyorlar. Ama bu dünya değişti artık. Bu yolla başarılı olmanın mümkün olmadığı her fırsatta görüldü. İster kabul edelim, ister etmeyelim; profesyonel çalışan her insanın kendine ait farklı korkuları, motivasyonları ve heyecanları var. Bu yüzden bütün kurumlarımız, bu sayısal dönüşüm dünyasında neler yapabiliriz, süreçlerimizi, ürünlerimizi nasıl farklılaştırabiliriz gibi sorular ışığında, kendi içlerinde bu sorgulamayı yapmalılar. Bu sorgulama da mutlaka patron düzeyinde, CEO seviyende yapılmalıdır. Zira bu dönüşüm bir kültür dönüşümüdür ve liderlik olmadan başarılamaz.” 

ENDÜSTRİ 4.0 ORTA VADELİ BAKILMASI GEREKEN BİR KONU  

Türk bilişim dünyasının duayeni Mehmet Nalbantoğlu, sorumuz üzerine Endüstri 4.0 ile alakalı düşüncelerini daha geniş bir şekilde paylaştı; Türkiye’nin birçok platformda tartıştığı bu konuya dair görüşlerini paylaştı.   

“Dijital dönüşümle, Endüstri 4.0 şu anda iç içe geçmiş durumda ve bu kavramlarla ilgili bir sürü yanlış kullanım oluyor. Konular; tam olarak o kavramların nereden çıktığı,neyi ifade ettiği anlaşılmadan,global literatürden tercümelerle çok fazla edebi seviyede konuşuluyor. İnsanlar bunları alıp kendi kafalarında, kendi durdukları yere göre kullandıkları için çok başka anlamlar da çıkıyor ortaya. Kavramların netleştirilmesi ve bu kavramlar çerçevesinde ortak bir dil oluşturulması bu yüzden çok önemli. Bana göre bugün Endüstri 4.0 diye herkesin konuştuğu, ne yazık ki pazarlama söylemine dönen şey daha sistematik; biraz daha toplumsal boyutuyla ve daha uzun vadeli bakılması gereken, büyük yatırımlar gerektiren bir konudur.   

Peki, nedir Endüstri 4.0? Kısaca, 2000’lerin başında yaşlanmış Avrupa Topluluğu’nun, ABD’nin çok gerisinde kaldığını gördükten sonra,biz ne yapacağız sorusuna verdiği cevaptır. Bu bağlamda Avrupa Birliği, bir taraftan 2020 Dijital Europe vizyonu oluşturmaya çalışırken diğer taraftan da Almanya, üretim gücünün maliyetinden dolayı Doğu’ya kayan üretimi tekrar kendi tarafına çekmek için; emeği yok edecek ve robotik güçle çalışacak yeni bir endüstriyel dönüşüm programı başlattı. Bunun adına“Endüstri 4.0”dedi. Robotik anlamda bakarsak bu kavram; birçok mavi yakalı işçinin yaptığı işleri, emeği yok edip, tamamen otomasyona sokan yapay zekalı robotların devreye girmesidir. Lakin ben bugün hiçbir şekilde Endüstri 4.0’ın nimetlerinden faydalanmadan, aynı otomasyonu klasik bir fabrikada kapalı devre içinde de hayata geçirebilirim. Açarsak, 1960’larda ilk bilgisayarlar devreye girdiği zaman neyi yapmaya başladık biz? Kalite, verimlilik, otomasyon sistemleri… Bunlar hala var ama hepsi kendi basına çalışan kapalı çevrim teknoloji. Sensörler otomasyon sistemlerine bağlı akıllı cihazlar değil.Sadece bir görevi var ve bu görevi kendi bağlı bulunduğu kapalı çevrim döngü içerisinde yapıyor. Ama Endüstri 4.0 ile birlikte çok önemli başka bir şey oldu. Megatrendler açısından baktığımız zaman, bütün nesneler akıllı hale geldi.Her şeye bir kimlik vermeye başladık. Şimdi, her bir sensörün bir kimliği var. Sadece görev verilen değil aynı zamanda verilen görevi de öğrenebilen sensörler bunlar. Böylece otomasyon dediğimiz kavram değişmeye başladı. Burada esas olarak yeni olan, bölgesel anlamda kontroldür. Fark, milyonlarca işlemin bir yerden yapılıyor olmasıdır. Yani, yeni dönemde hayal edilen akılı robotlar ve yapay zekayla beraber bu bahsetmiş olduğumuz sensörlerinde akıllı hale gelmesiyle, üretim sistemlerinin komple değişmesidir. Belki öyle fabrikalar olacak ki;bugün tarak üretilecek, yarın ise telefon. Ama çıkış noktası, üretimin tamamen robotik hale getirilmesi ve endüstrinin otomasyonu olan Endüstri 4.0 beraberinde çok daha önemli değişim getirecek. Biliyorsunuz, bugünkü kapitalist sistemin özü 4 temel şeye dayanıyor; toprak, sermaye, üretim araçları ve emek. Şimdi artık, üretim araçlarını ve emeği sermayenin kontrol ettiği, emeğin tamamen yok olduğu bir noktada biz artı değeri hangi temeller üzerinde, nasıl bölüşeceğiz? Bütün üretimi robotlara yaptıracaksanız, bunları yönetirken ihtiyaç duyulacak yetkinlikler seti belli. Daha yetkin insanlar, daha az beyin gücüyle daha çok üretim yapma imkânına kavuşuyor. Hayatın bir temeli var. Bir şey almak için bir şey vermeniz lazım. İşi olmazsa neyi verecek insanlar? İşte buralar, siyasilerin çözmesi gereken alan. 

Başa Dön